REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Bah kelimesini içeren 129 kelime bulundu...

absal

  • Bahçe, koru, park. (Farsça)

aktar

  • Baharatçı.

ala

  • Bahşişler. Lütuflar. Nimetler. İhsanlar.

asakir-i bahriyye / asâkir-i bahriyye

  • Bahriyeliler. Deniz askerleri.

ata-bahş

  • Bahşiş veren. (Farsça)

atabahş / atâbahş / عطا بخش

  • Bahşiş veren, ihsanda bulunan. (Arapça - Farsça)

avlu

  • Bahçe.

bad-ı saba / bâd-ı sabâ

  • Baharda esen hafif ve hoş rüzgar, seher yeli.

bağ / bâğ / باغ

  • Bahçe, bağ. (Farsça)

bag-ban

  • Bahçıvan, bağcı. Bahçe bekçisi. (Farsça)

bag-bani / bag-banî

  • Bahçıvanlık, bağcılık. Bağ bekçiliği. (Farsça)

bag-çe

  • Bahçe. (Farsça)

bag-van

  • Bahçıvan, bağcı. (Farsça)

bagan

  • Bahçeler. Bostanlar. (Farsça)

bağban / bâğbân / باغبان

  • Bahçıvan. (Farsça)

bağçe / bâğçe / باغچه

  • Bahçe.
  • Bahçe. (Farsça)

bağçevan / باغچوان

  • Bahçıvan. (Farsça)

bahane-cu / bahane-cû

  • Bahane arayan, fırsat kollayan. (Farsça)

bahanecu / bahânecû / بهانه جو

  • Bahaneci. (Farsça)

bahar haşri

  • Bahar mevsiminde bitkilerin ve hayvanların dirilişi.

bahçıvan-misal / bahçıvan-misâl

  • Bahçıvan gibi.

bahilan / bahîlân

  • Bahiller, cimriler, tamâhkârlar. (Farsça)

bahis / bâhis / باحث

  • Bahseden, söz eden. (Arapça)

bahit

  • Baht ve ikbalden vasıftır. Tâlii yaver olan adama denir. (Kamus'tan)

bahs

  • Bahis, konu

bahtiyar

  • Bahtlı, talihli, mes'ud, mutlu, şanslı. (Farsça)

bahtiyarane

  • Bahtiyarcasına, mutlucasına, mesut olana yakışacak şekilde. (Farsça)

bahtiyari / bahtiyârî / بختياری

  • Bahtiyarlık. (Farsça)

bedbaht

  • Bahtsız, talihsiz, bahtı kara. (Farsça)
  • Bahtı kara, talihsiz.

behamin

  • Bahar mevsimi. (Farsça)

besatin / besâtîn / بساتين

  • Bahçeler. (Arapça)

betal

  • Bahâdır, yiğit, kahraman.

bevs

  • Bahsetmek.

bi-baha / bî-baha

  • Bahasız, Çok değerli.

bostan / bostân / بوستان

  • Bahçe.
  • Bahçe. (Farsça)

buhl

  • Bahillik, eli dar olma, cimrilik, tamahkârlık, pintilik.

buhur / buhûr

  • Bahirler, denizler.

büstan / büstân / بستان

  • Bahçe. (Farsça)

bustan / bûstân / بوستان

  • Bahçe. (Farsça)

bustan-ban / bustan-bân

  • Bahçıvan. (Farsça)

çemenistan

  • Bahçe, çimenlik. (Farsça)

cennan / cennân

  • Bahçıvan.

cennet

  • Bahçe. Âhirette müslümanların nîmet ve mutluluk içerisinde sonsuz olarak yaşayacakları yer.

dınn

  • Bahillik.

ebhas / ebhâs / ابحاث

  • Bahisler, tartışmalar. (Arapça)

ebr-i bahar

  • Bahar bulutu.

elyes

  • Bahadır, yiğit.

eşcar-ı bağ

  • Bahçenin, bağın ağaçları.

eshar-ı bahar

  • Bahar sabahları.

evvel-i bahar

  • Baharın başlangıcı.

eyyam-ı bahar

  • Bahar günleri.

ezhar-ı nev-bahar / ezhar-ı nev-bahâr

  • Bahar çiçekleri.

ezhar-ı rebii / ezhar-ı rebiî

  • Bahar çiçekleri.

fasl-ı bahar / fasl-ı bahâr / فَصْلِ بَهَارْ

  • Bahar mevsimi.
  • Bahar mevsimi.

ferah-gam / ferah-gâm

  • Bahtiyar, mes'ut, mutlu, saadetli. (Farsça)

ferruh-fal / ferruh-fâl

  • Bahtı açık, şanslı, talihli, uğurlu.Ferruhî : f. Mübareklik, uğurluluk, meymenet. (Farsça)

hadaik / hadâik / حدائق

  • Bahçeler. (Arapça)

hadika / hadîka / حدیقه

  • Bahçe.
  • Bahçe.
  • Bahçe. (Arapça)

halis

  • Bahadır ve haris kimse.

haşr-i bahar

  • Bahar mevsiminde bitkilerden hayvanlara kadar bütün bedenlerin inşa edilmesi ve diriltilmesi.

haşr-i bahari / haşr-i baharî

  • Bahardaki diriliş, bahar mevsiminde bitkilerin ve hayvanların dirilişi.

havvat

  • Bahadır, çeri, kahraman, öncü.

haziz / hazîz

  • Bahtiyar. Mes'ud. Saâdetli. Nasibi olan.

hendesehane-i bahri / hendesehane-i bahrî

  • Bahriye Mektebinin ilk adıdır. Abdülhamid zamanında miladi 1773 yılında Cezayirli Hasan Paşa'nın teşebbüsüyle Tersane içinde açılmıştır. Okulun ilk baş muallimi, Türk riyaziyecisi Gelenbevi İsmail Efendi'dir.Şimdiki ismiyle "Gemi İnşa Mühendisliği" olan Bahriye Mektebi, 1795 senesinde daha muntazam

hengam-ı bahar / hengâm-ı bahar

  • Bahar mevsimi.

heyzam

  • Bahâdır, kahraman.

hıdemm

  • Bahşişi çok olan kimse.

hızar

  • Bahçe çevresine yapılan duvar veya çit.

hudari'

  • Bahil kimse.

irtiba'

  • Bahar mevsiminde güzel bir yerde oturma.

ıtnab-ı makbul

  • Bahsi iyice anlatmak için lüzumlu olan sözün uzatılması.

kam-bini / kâm-binî

  • Bahtiyarlık, saadet, mutluluk. (Farsça)

kübbene

  • Bahil kişi.

kudahis

  • Bahâdır, kahraman, şucâ.

lasiyyema

  • Bâhusus. Hususan. Buna gelince. Herşeyden ziyade. Ençok.

makdem-i behar / makdem-i behâr

  • Baharın gelmesi.

mebahis / mebâhis

  • Bahisler, konular.

mebhas / مبحث / مَبْحَثْ

  • Bahisler, konular.
  • Bahis.
  • Bahis yeri.

mebhus / mebhûs / مبحوث

  • Bahsolunan. Bahsolunmuş. Evvelce bahsi geçmiş.
  • Bahsedilen. (Arapça)

medar-ı bahis / medâr-ı bahis / مَدَارِ بَحِثْ

  • Bahse sebeb.

medar-ı bahs / medâr-ı bahs

  • Bahis sebebi, söz konusu.

medar-ı bahsetmek / medâr-ı bahsetmek

  • Bahsetme sebebi.

mes'adet

  • Bahtiyarlık. Saadete sebeb olacak haslet. İyilik.

mevcudat-ı bahariye / mevcudât-ı bahariye

  • Bahar mevsimindeki renk renk, çeşit çeşit varlıklar.
  • Bahar mevsiminde ortaya çıkan varlıklar.

mevhibe

  • Bahşiş, ihsan, bağış.

mevsim-i bahar

  • Bahar mevsimi.

mevzuat

  • Bahsedilen hususlar. Bir şeyin esasını teşkil eden hususat. Tatbikat halinde olan hükümler ve kaideler.

mevzubahs etmek

  • Bahis mevzusu etmek.

mevzuu bahis

  • Bahsedilen konu.

mevzuubahis

  • Bahis konusu.

mezkur / mezkûr / مَذْكُورْ

  • Bahsi geçen.

midre

  • Bahadır, kahraman.

mıgşa

  • Bahadır, kahraman.

mürteba'

  • Bahar günlerinde ikâmet edecek yer. Yazlık. Sayfiye yeri.

müs'ad

  • Bahtiyar, mes'ud.

müsake

  • Bahillik.

müsta'ti / müsta'tî

  • Bahşiş isteyen.

müstevhib

  • Bahşiş isteyen.

müsük

  • Bahil kimse.

müteallil

  • Bahane ve özür ile vakit geçiren.

nevruz / nevrûz / نَوْرُوزْ

  • Bahar başlangıcı.
  • Baharın ilk günü.

nikubaht

  • Bahtı açık. (Farsça)

paymüzd

  • Bahşiş, ayak teri. (Farsça)

ravz

  • Bahçeler. Ağaçlık ve çimenlik yerler.

ravza / روضه

  • Bahçe.
  • Bahçe. (Arapça)

rebi' / rebî' / ربيع

  • Bahar. (Arapça)

rebii / rebiî

  • Bahara ait, baharla ilgili.

revnak-ı bahar

  • Baharın güzellik ve tazeliği.

riyaz / riyâz / ریاض

  • Bahçeler. (Arapça)

saadet-mend / saâdet-mend

  • Bahtiyar, mutlu. Saâdet bulmuş olan. (Farsça)

sahife-i hayatiye-i bahariye

  • Baharın hayat sayfası.

salifü'z-zikr / sâlifü'z-zikr

  • Bahsi geçen, belirtilen.

sanadid

  • Bahadır ve şeci' olanlar. Kahramanlar. İleri gelenler, reisler, padişahlar.

şebit

  • Bahadır, kahraman, yiğit.

semen

  • Baha, kıymet. Değer. Tutar. Satılan şeyin fiatı.

serrişte-i bahane

  • Bahane edilecek şey.

şevk-i bahari / şevk-i bahârî

  • Bahar neşesi.

şuhh

  • Bahillik.

şur-baht

  • Bahtsız, talihsiz. (Farsça)

taallül

  • Bahane arayarak işten kaçınma.

tali'

  • Baht açıklığı.

tarik-baht

  • Bahtı kara, şanssız, tâlihsiz. (Farsça)

tasarrufat-ı azime-i bahariye / tasarrufât-ı azîme-i bahariye

  • Bahar mevsimindeki büyük tasarruflar, faaliyetler.

tecerru'

  • Bahâdırlık ve kahramanlık etmek.

temas etmek

  • Bahsetmek.

teşahh

  • Bahillik edişmek.

teşeccu'

  • Bahâdırlık göstermek, kahramanlık yapmak.

vesile / vesîle

  • Bahane, sebep, fırsat, uygun durum.

zemir

  • Bahadır, kahraman, yiğit.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın