REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te BERRAK ifadesini içeren 25 kelime bulundu...

ab-ı hayat / âb-ı hayât

  • Hayat suyu. Saf ve berrak su. İnce ve derin mânâlı söz. Tasavvufta mürşid-i kâmil denilen evliyâ zâtların, insanların mânen canlı, kalblerinin uyanık olmalarına vesîle olan mübârek sözleri, mânevî nazarları (bakışları) ve kıymetli kalblerinden fışkır an teveccüh. Bir şeyin kıymetini kuvvetli bir şek

altays

  • Düz, berrak, kaypak nesne.

atik

  • Berrak, saf, temiz, karışmamış, değerli.

bahir / bâhir

  • Açık, berrak.

berik

  • Yıldırayıcı, çok parlak nesne. (Mübâlağası: Berrak)
  • Parıltı, ışık, ziya.

delas

  • Yumuşak ve berrak şey.

dılamis

  • Yumuşak ve berrak olan şey.

dilas

  • Yumuşak ve berrak olan nesne.

dümlus

  • Berrak, yumuşak nesne.

hefaf

  • Hafif berrak nesne.

hoşab

  • Suyu, havası iyi olan yer. Parlak, berrak. Elmas, inci gibi şeylerin parlaklığı. (Farsça)
  • Hoşaf. (Farsça)

isfirar-ı şems vakti / isfirâr-ı şems vakti

  • Güneşin sararması vakti. Tozsuz, dumansız, berrak bir havada güneş ışığının geldiği yerlerin veya kendisinin bakacak kadar sararmaya başlamasından (güneşin alt kenarının görünen ufuktan bir mızrak boyu yükseklikte olduğu vakitten) güneş batıncaya kadar geçen zaman. İslâm astronomi âlimleri, bir mızr

kesafet

  • Bulanıklık. Kir. Açık veya berrak olmamak.
  • Kalınlık, yoğunluk, kesiflik, koyuluk. Şeffaf olmamak.

küşayiş-i fikr / küşâyiş-i fikr

  • Fikir ve düşüncenin berraklaşması.

nab

  • Katıksız, hâlis, saf. (Farsça)
  • Oluk. (Farsça)
  • Berrak. (Farsça)

saf

  • Katışıksız, berrâk, temiz.
  • Zeki olmayan, derin düşünmeyen, dikkatsiz.

safvetli

  • Saf, berrak.

şeffafe / şeffâfe

  • Şeffat, berrak, açık, saydam.

sine-i saf ve berrak

  • Temiz ve berrak göğüs, kalp.

tuba

  • Ne hoş. Ne iyi. Her şeyin iyisi ve efdali.
  • İyilik, güzellik. Baht.
  • Cennette bulunan ve kökü göklerde dalları aşağıda olan ağaç ismi.
  • Çok berrak ve saf olan.
  • Saâdet. Hayır. Devlet.

vuzuh-u etemm

  • Tam bir açıklık, berraklık.

yealil

  • (Tekili: Ya'lul) Suları berrak ve saf akan göller.
  • Beyaz bulutlar.
  • Su üzerinde meydana gelen kabarcıklar.
  • Çift hörgüçlü develer.

zehra / zehrâ

  • (Müe.) Ay gibi parlak olan. Çok parlak ve safi, berrak.
  • Parlak, berrak.

zehre

  • (Çoğulu: Ezhâr) Çiçek.
  • Beyaz, berrak. Süs, ziynet.

zevahir

  • (Tekili: Zühre) Çiçekler.
  • Parlak yıldızlar.
  • Ziynetli, parlak ve berrak olanlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın