Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
BAG
kelimesini içeren
210
kelime bulundu...
afv / عفو
Bağışlama.
Bağışlamak. Kusur ve günâhı affetmek.
Bağışlama, af.
(Arapça)
afv ü gufran / afv ü gufrân
Bağışlama ve yarlığama.
aksam-ı ihsanat / aksâm-ı ihsânât
Bağışların kısımları.
alaka peyda etme / alâka peyda etme
Bağlantı kurma.
alamet-i sadakat / alâmet-i sadakat
Bağlılık işareti.
amim-ül ihsan / amîm-ül ihsan
Bağışı, bahşişi, ihsanı bol ve umumi olan.
amir-i müstakil / âmir-i müstakil
Bağımsız, hiçbir ortağı olmayan âmir, idareci.
amürzende
Bağışlayan, afveden.
(Farsça)
amürzgar / âmürzgâr / آمرزگار
Bağışlayıcı, Tanrı.
(Farsça)
amürziş
Bağışlayış, afvediş.
(Farsça)
amurziş / âmurziş / آمرزش
Bağışlama, affetme.
(Farsça)
amürziş / âmürziş / آمرزش
Bağışlama.
(Farsça)
asar-ı ihsan / âsâr-ı ihsan
Bağış ve iyilik eserleri.
ata / atâ / عطاء
Bağış, bahşiş, ihsan.
Bağış, ihsan, bahşiş.
(Arapça)
ataya / atâyâ / عطایا
Bağışlar, ihsanlar, bahşişler.
(Arapça)
atf
Bağlama, bağlaç; kendinden öncekiyle sonraki kelime veya cümle grubu arasındaki irtibatı kuran edat.
atıf
Bağlanma, gönderilme.
atiyyat / atiyyât / عطيات
Bağışlar, ihsanlar.
(Arapça)
avle
Bağırma, feryat.
azade
Bağlardan kurtulmuş. Serbest. Kayıtsız. Hür. Sâlim. Müberrâ.
(Farsça)
bag-zar
Bağlık yer, bağ, bostan.
(Farsça)
bağıstan
Bağ, bahçe.
bağistan / bağistân
Bağ, bahçe.
Bağlık ve bahçelik yer.
(Farsça)
Bağlık bahçelik yerler.
bahş / بخش
Bağış, ihsan.
Bağış. Verme. İhsan.
(Farsça)
Bağış, verme.
Bağışlayan.
(Farsça)
Bahş edilmek:
(Farsça)
Bağışlanmak.
(Farsça)
Verilmek.
(Farsça)
Bahş etmek:
(Farsça)
Bağışlamak.
(Farsça)
Vermek.
(Farsça)
bahşayende
Bağışlayıcı, afvedici.
(Farsça)
bahşayiş
Bağışlayış. İhsan. İhsan etmek. Afv. Atiyye.
(Farsça)
bahşende
Bağışlayan, ihsan eden. Afveden.
(Farsça)
bekà-yı istiklaliyet / bekà-yı istiklâliyet
Bağımsızlığın devamını sağlamak.
bend
Bağ.
bende
Bağlı, esir, köle, hizmetçi, kul.
Bağlanmış olan. Köle. Esir. Hizmetçi. Hizmetkâr. Kul.
(Farsça)
beste
Bağlanmış, şarkı ahengi.
beste-gi / beste-gî
Bağlılık. Kapalılık.
(Farsça)
biat / bîat
Bağlılık yemini.
bicu gufran
Bağışlanma iste.
buğat / buğât
Bâğîler, âsîler. Haksız olarak devlete isyan eden, karşı gelenler. Bâğî'nin çokluk şeklidir.
cihet-i irtibat
Bağlantı yönü.
cihet-i temas / cihet-i temâs
Bağlantı yönü.
derece-i sadakat
Bağlılık derecesi.
dilsuhte / dilsûhte / دل سوخته
Bağrı yanık, gönlü yaralı.
(Farsça)
ehl-i sehavet ve ihsan / ehl-i sehâvet ve ihsan
Bağış, ikram sahibi ve cömert olanlar.
em'a / em'â / امعا
Bağırsaklar.
(Arapça)
enva-ı ihsan / envâ-ı ihsan
Bağışların türleri.
fa-yı atıf / fâ-yı âtıf / فَايِ عَاطِفْ
Bağlaç olan fe harfi.
feryad / feryâd
Bağırıp çağırma. Yüksek sesle medet istemek. Figan.
(Farsça)
Bağırıp çağırma.
feryad eden
Bağıran.
feryad ü figan
Bağırıp çağırma, ağlayıp sızlama.
feryat
Bağırma.
gaffar / gaffâr / غفار
Bağışlayıcı Tanrı.
(Arapça)
gafur / gafûr / غفور
Bağışlayıcı.
(Arapça)
gamgama
Bağırtı, haykırış.
gazefe
Bağırtlak kuşu.
girih
Bağ, düğüm.
(Farsça)
gıriv / gırîv
Bağırma, feryat etme, çığlık atma, bağrışma.
(Farsça)
gufran / gufrân / غفران
Bağışlama.
(Arapça)
habis
Bağışlanan şey. Mukabilinde bir ücret istenmeyen şey. Parasız olarak verilen nesne.
haşa-i batın / haşâ-i batın
Bağırsaklar.
hatat
Bağırma, çağırma, feryâd etme.
hatt-ı münasebet
Bağlantı hattı, ilgi bağı.
hatt-ı muvasala
Bağlantı hattı.
hayt
Bağ, ip.
hayt-ı ittisal
Bağlayan, birleştiren bağ.
hayy-ı murtabıt
Bağlı olan canlı.
hazk
Bağlamak.
hevde
Bağırtlak kuşu.
hibe / هبه
Bağış. Bir malı karşılıksız olarak başkasına verme. Hibe edilen mala hediye denir.
Bağışlama bağış.
Bağış.
Bağışlama, hibe.
(Arapça)
hırz-ı can
Bağrına basıp canı gibi korumak. Canı koruyan. Canını teslim ederek sığınmak.
huvar
Bağırış, çığlık, sayha, avaz.
i'tifa'
Bağış dileme, afvedilmesini isteme.
ibra / ibrâ
Bağışlanma, temize çıkma, aklanma.
icdaf
Bağırıp çağırma.
ihsan / ihsân
Bağış, ikram, lütuf.
ihsan eden
Bağışlayan, veren.
ihsan etmek
Bağışlamak.
ihsanperver
Bağışta bulunmayı pek seven.
ihsanperverane / ihsanperverâne
Bağışta bulunmayı pek sever şekilde.
ikram
Bağış, iyilik.
ikram buyurulan
Bağışlanan, ihsan edilen.
ikramat / ikrâmât
Bağışlar, ikramlar, ihsanlar.
iltizam-perverane
Bağlanarak, sarılarak.
imtisalen
Bağlı olarak, imtisal ederek, uyarak, tâbi olarak.
inkıyad / inkıyâd / انقياد
Bağlanma, boyun eğme.
(Arapça)
intisab / intisâb / انتساب
Bağlanma, kapılanma.
Bağlanma, mensup olma.
Bağlanma.
intisaben
Bağlanarak, mensup olarak.
intisap
Bağlanma, mensup olma.
intisap etmek
Bağlanmak, mensup olmak.
irtibat / irtibât / ارتباط / اِرْتِبَاطْ
Bağ, ilişki.
Bağlılık, ilgi.
Bağlantı, ilişki, ilgi.
(Arapça)
Bağlanma.
irtibat etme
Bağlı olma, bağlanma.
istiklal / istiklâl / استقلال / اِسْتِقْلَالْ
Bağımsızlık.
Bağımsızlık.
Bağımsızlık.
Bağımsızlık.
(Arapça)
Bağımsız olma.
istiklal harbi / istiklâl harbi
Bağımsızlık, Kurtuluş Savaşı.
istiklaldarane / istiklâldârâne
Bağımsızca.
istiklaliyet / istiklâliyet
Bağımsızlık.
Bağımsızlık.
itlak
Bağlama, asma.
ittisal / ittisâl
Bağlılık, bitişiklik.
izafe / izâfe
Bağlama, yükleme.
kaide-i rabt
Bağlama kaidesi, bağlama cümlesi.
kayıd / قَيْدْ
Bağ, sınırlama.
kerh
Bağdat şehrinde bir mevziin adı.
kerram
Bağcı.
kıtaf
Bağdan üzüm kesecek ve ağaçtan yemiş devşirecek vakit.
lezz
Bağlamak.
lütf-u ihsan
Bağışın, ikramın güzelliği.
ma'kud
Bağlı, bağlanmış.
mafüvv / mâfüvv
Bağışlanmış.
mağfiret
Bağışlama.
mags
Bağırsak ağrısı.
mahall-i taalluk / mahall-i taallûk
Bağlantılı ve ilgili olduğu yer, bölge.
makud / mâkûd
Bağlı.
masarin / masarîn
Bağırsaklar.
medine-i selam / medine-i selâm
Bağdat şehri.
medinetüsselam / medînetüsselam / مدینة السلام
Bağdat.
(Arapça)
mensub
Bağlı, üye.
Bağlı, ait, ilgili.
mensubat / mensubât
Bağlılar, ilgililer.
mensubiyet
Bağlılık, aitlik.
mensup
Bağlı.
mensup olmak
Bağlı olmak, üye olmak.
menut / menût / منوط
Bağlı.
(Arapça)
merbut / merbût / مربوط
Bağlı. Rabtedilmiş. Mensub. Ekli. Ulaşmış, bitişmiş, bitişik.
Bağlı.
Bağlı, irtibatlı.
Bağlı.
(Arapça)
merbutiyet / merbûtiyet
Bağlılık.
Bağlılık.
merbutiyyet
Bağlılık.
Bağlılık. Mensub oluş. Mensubiyyet. Eklilik.
merkez-i irtibat
Bağlantı merkezi.
mevhibe / موهبه
Bağış.
(Arapça)
mü'sad
Bağlanmış ve berkitilmiş nesne.
mukarren
Bağlanmış nesne.
mukayyed / مُقَيَّدْ
Bağlı.
mükelleb
Bağlı esir.
muktezay-ı rahmet / muktezây-ı rahmet / مُقْتَضَايِ رَحْمَتْ
Bağışlama, şefkat etme, lutfetmenin gereği.
mülazemet / mülâzemet
Bağlanma, devam.
mülzim değil
Bağlayıcı değil; bağlayıcı olmadığı için uyulma zorunluluğu olmaz.
münadat
Bağrışma.
münasebet / münâsebet
Bağlantı, ilişki.
münasebet-i intisabi / münasebet-i intisabî
Bağlanmaya dayalı ilişki.
münasebetdar
Bağlantılı, alâkalı.
münasebettarane / münasebettarâne
Bağlantılı olarak.
müntesib
Bağlı, ilgili.
müntesibin / müntesibîn
Bağlananlar, ilgililer.
müntesip
Bağlanan, bağlı.
müptela / müptelâ
Bağımlı, düşkün.
müptela olan / müptelâ olan
Bağımlı olan.
murabbanişin
Bağdaş kurup oturan.
(Farsça)
murabıt
Bağlı.
murtabit
Bağlı. İrtibatlı. Birbirine bitişik. Ekli.
mürtabit
Bağlı, bağlanmış.
müsakat şirketi / müsâkât şirketi
Bağda üzüm, bahçelerde meyve ve bostanlarda sebze yetiştirmek için, toprak sâhibi ile çalışacak kimse arasında yapılan şirket, ortaklık.
müstakil / مستقل
Bağımsız.
(Arapça)
müstakillen / مستقلا
Bağımsız olarak, başlı başına.
Bağımsız olarak.
Bağımsız olarak, ayrıca.
(Arapça)
mustasrih
Bağırıp ağlayan. Meded bekleyen.
müsteşfi'
Bağışlanmasını dileyen, affını isteyen. Şefaat için yalvaran.
müteallak
Bağlanılan yer, taalluk edilen yer, harfi cerin dayandığı, bağlandığı kelime.
müteberri'
Bağışlayan, teberru eden. Bağışta bulunan.
mutemidane / mutemidâne
Bağlanarak, güvenerek. İtimâd etmek sureti ile.
(Farsça)
müterabbi'
Bağdaş kurup rahatça oturmuş.
mütevakkıf / متوقف / مُتَوَقِّفْ
Bağlı.
Bağlı olan.
Bağlı.
(Arapça)
Bağlı olan.
muzaf / muzâf
Bağlanmış.
namus-u ikram
Bağış ve iyilik kanunu.
nara / nâra
Bağırma.
niseb
Bağlar.
nokta-i ittisal
Bağlantı noktası.
rabit
Bağlı, bağlanmış, merbut.
rabıta / râbıta / رابطه / رَابِطَه
Bağ.
Bağ, ilgi, irtibat.
Bağ.
Bağ.
rabıta-i ittisal
Bağlantı noktası.
rabıtadar / râbıtadar / رابطه دار
Bağlantılı, ilintili.
(Arapça - Farsça)
rabt / ربط / رَبْطْ
Bağlama.
Bağlama.
Bağlamak.
Bağlama.
(Arapça)
Rabt edilmek:
Bağlanmak, tutturulmak.
(Arapça)
Rabt etmek:
Bağlamak, tutturmak.
(Arapça)
Rabt olunmak:
Bağlanmak, tutturulmak, ilişkilendirilmek.
(Arapça)
Bağlama.
rabten
Bağlayarak, ilâveten.
rahmet / رَحْمَتْ
Bağış, acıma, esirgeme.
Bağışlama, şefkat etme, lutfetme.
rapt
Bağlanma.
rapt etmek
Bağlamak.
raptetmek
Bağlamak.
Bağlamak, tutturmak, ilişkilendirmek.
(Arapça - Türkçe)
raptolunan
Bağlanan.
revabıt / revâbıt / روابط
Bağlar.
Bağlar, ilgiler, ilişkiler.
(Arapça)
rez
Bağ kütüğü, asma.
(Farsça)
rezban
Bağ bekçisi, bağcı.
(Farsça)
sadakat / sadâkat / صداقت
Bağlılık, doğruluk.
Bağlılık, dostluk, doğruluk.
Bağlılık.
(Arapça)
sadakatçe
Bağlılık açısından.
sadık kalmak
Bağlı kalmak.
safh
Bağışlama.
sıddıkiyet
Bağlılık.
sofra-i ihsan
Bağış, iyilik, lütuf sofrası.
taalluk / taallûk
Bağlantılı olmak, ait olmak.
Bağlanmak, ilişme, ilişik olma.
taalluk etme / taallûk etme
Bağlantılı olma, ait olma.
taalluku olma / taallûku olma
Bağlantısı olma, ilişkisi bulunma.
tabi / tâbi / تابع
Bağlanan.
tabi eden / tâbi eden
Bağlı kılan, uyduran.
tabi olan / tâbi olan
Bağlanan, uyan.
takayyüd
Bağlanma.
taytava
Bağırtlak kuşuna benzeyen alaca bir kuş. (Yüzü beyaz, başı kara olur.)
teakkud
Bağlanmak.
teberru / teberrû / تبرع
Bağış, bir malın veya paranın karşılıksız olarak verilmesi.
Bağış.
Bağış.
(Arapça)
teberru etme
Bağışta bulunma.
teberru etmek
Bağışlamak, karşılıksız olarak vermek.
teberru'
Bağış. Bir malın karşılıksız olarak verilmesi. Mecburiyet olmadığı hâlde birisine bir malı vermek. Hayırlı işlerde yardım ve ihsanda bulunmak.
teberruan / تبرعا
Bağışlayarak.
(Arapça)
teberruat / teberrûât / teberruât / تبرعات
Bağışlar.
Bağışlar.
Bağışlar.
(Arapça)
tecdid-i biat / tecdid-i bîat / tecdîd-i bîat / تَجْد۪يدِ ب۪يعَتْ
Bağlılık sözünü yenileme.
Bağlılığını yenileme.
tekabkub
Bağırsaklarda gazların meydana getirdiği gurultu.
terabbu'
Bağdaş kurarak rahatça oturma.
teslimiyet
Bağlılık, kendini Allah'ın iradesine bırakma.
tevabi / tevâbî
Bağlı olanlar, uyanlar.
tevakkuf / تَوَقُّفْ
Bağlı olma.
tevfik etme
Bağdaştırma.
tiryakilik
Bağımlılık.
vabeste / vâbeste / وابسته
Bağlı, mütevakkıf, olması bir şeye bağlı olan.
(Farsça)
Bağlı.
Bağlı.
Bağlı.
(Farsça)
vabestegan / vâbestegân / وابستگان
Bağlılar.
(Farsça)
vahib / vâhib
Bağış yapan, veren.
vech-i irtibat
Bağlantı yönü.
veçh-i irtibat
Bağlantı, ilişki yönü.
vech-i nisbet
Bağ yönü, ilgi yönü.
vehb / وهب
Bağış, vergi.
(Arapça)
vehhabiyet / vehhâbiyet
Bağışlayıcılık.
vesile-i şefaat
Bağışlanma sebebi.
yez
Bağ, bahçe, tarla vs. gibi arazilerin etrafına çekilen dikenli çalı. Çit.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Hâk-i der-i
muvacehesinde
letāfet
subre
rayb
hurze
taammüd
âbâdî
sübût
YAMAK
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
BAG
Dale
Muntezir
olumsuzluk
Teyze
teyp
Yalnız ben
Beyaz
seyyar satıcı
Mübîn