Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
BİRLEŞİK
ifadesini içeren
85
kelime bulundu...
asa
(Gibi) manasına gelerek birleşik kelimeler yapılır. (Teşbih edatıdır.)
(Farsça)
aşam
Yiyecek ve içecek.
(Farsça)
İçen, içici manasına birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
asit
Terkibindeki hidrojenin yerine element alarak tuz meydana gelmesine sebep olan ve mavi turnusolü kırmızıya çevirmek hâsiyetinde hidrojenli birleşik hamız.
(Fransızca)
aşub / aşûb
Karıştırıcı, karıştıran mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
baf / bâf
Dokuyan, dokuyucu mânâsına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ:
(Farsça)
basit / basît / بَسِيطْ
Birleşik olmayan, tek parça.
beste
Bağlanmış, bitiştirilmiş, bağlı.
(Farsça)
Kapalı. Tutucu. Donmuş.
(Farsça)
Bir nevi ipek kumaş.
(Farsça)
Gr: "Besten" fiilinin ism-i mef'ulüdür. Kelimelerin başına veya sonuna getirilerek mürekkeb kelimeler (Birleşik kelimeler) yapılır.
(Farsça)
Müzikte: Şarkının makam ve âhengi.
(Farsça)
bi'se
Ne fena, ne kötü, ne çirkin mânâlarına gelir. Ve birleşik kelimeler yapılır.
bus
"Öpen" mânasına gelerek birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Damen-bus : Etek öpen.
(Farsça)
cemahir-i müttefika-i amerika
Amerika Birleşik Devletleri.
cemahir-i müttefika-i islamiye / cemâhir-i müttefika-i islâmiye
Birleşik İslâm Cumhuriyetleri.
çin
"Derleyen, toplayan" mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
cu
Custen fiilinin emir kökü. Gelecek misâlde olduğu gibi birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
elektroliz
Fiz: Birleşik bir cismi elektrik vasıtasıyla elemanlarına ayırma işi.
endaz
Atan, atmış, atıcı mânasında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dehşet-endaz : Dehşet verici, korkutucu.
(Farsça)
feza
(Efzâ) Artıran, ziyadeleştiren, çoğaltan (mânâlarına gelip, kelime sonlarına getirilerek birleşik kelime yapılır.) Meselâ: Can-feza : Can verici. Hayret-feza : Çok hayret verici. Ruh-feza : Ruh verici.
(Farsça)
fi'l-i mürekkeb
Gr: Yardımcı bir fiille birleşerek tek kelime hükmüne geçen fiil. Birleşik fiil. (Vurabilmek, yazabilmek, okuyabilmek gibi.)
figar / figâr
Ceriha, yara.
(Farsça)
İncinmiş, yaralı, müteessir manalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dil-figâr : Yüreği yaralı.
(Farsça)
firib
Aldatıcı, aldatan, kandıran manasında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dil-firib : Gönül aldatan. Nazar-firib : Göz aldatan.
(Farsça)
geşte
"Gezmiş, dolaşmış, dönmüş" anlamlarına gelerek birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Ber-geşte : Altüst olmuş. Ser-geşte : Başı dönmüş.
(Farsça)
gıbb
Nihayet, son, netice.
İki günde bir. Gün aşırı.
-den, -dan, sonra mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
güdaz
Mahveden, yakan, eriten mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Takat-güdaz : Takati mahveden.
(Farsça)
güşa
Açıcı, açan mânâsına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dil-güşa : Gönüle ferahlık veren. Gönül açan.
(Farsça)
güsar
Yiyen, yiyici. İçen, içici manalarına birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Gam-güsar : Dert ortağı, arkadaş.
(Farsça)
guy
"Diyen, söyleyen" mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Rast-gu(y) : Doğru söyleyen. Suhan-gu(y) : Söz söyleyen, konuşan.
güzar
Geçiş, geçme.
(Farsça)
Beceren, halleden, yapan.
(Farsça)
Geçiren, geçirici mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dem-güzar : Zaman geçiren, vakit öldüren.
(Farsça)
hay
Çiğneyen mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şeker-hâ : Şeker çiğneyen.
(Farsça)
Mc: Tatlı sözlü, güzel ve dokunmaz sözler söyleyen.
(Farsça)
hor
Kıymetsiz, ehemmiyetsiz. Adi.
(Farsça)
Güneş, ışık, aydınlık.
(Farsça)
Yiyen, yiyici anlamında olup, birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Miras-hor : Miras yiyen.
(Farsça)
huruf-ul mukattaa
Gr: Kur'an-ı Kerim'de sure başlarında bulunan, kesik kesik, ikisi üçü birleşik veya tek başına yazılı hafler. Elif Lâm Mim, Yâ Sin, Elif Lâm Râ... gibi. Bunlar İlahî birer şifre olup, mânalarını anlayanlar Resul-ü Ekrem (A.S.M.) ve O'nun vârisleridir.
izafet-i maklub
Ters çevrilmiş terkib. Muzaf-un ileyh ile muzafın yer değiştirmesi olup, böylece birleşik isim ve sıfatlar yapılır. Bu terkibler semâidir; işitilmekle öğrenilir, bir kaideye bağlı değildir. Her terkib bu şekle sokulmaz. Meselâ: Tâb-ı meh: Meh-tâb: Ay ışığı. Çeşm-i âhu: Ahu-çeşm: Ceylân gözlü. Nazar-
kede
"Mahal, ev, yer" anlamına gelir ve birleşik isimler şeklinde kullanılır. Meselâ: Ateşkede, bütkede, meykede... gibi.
(Farsça)
keş
(Keşiden) Çekmek fiilinin emir kökü. Birleşik kelimeler de yapılır. Meselâ: Cefâ-keş : Cefâ çeken. Esrar-keş : Esrar çeken, esrar içen serseri.
(Farsça)
keşende
"Çeken, çekici" mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapmakta kullanılır. Meselâ: (Mihnet-keşende: Mihnet çeken.)
(Farsça)
Dayanan, tahammül eden, mütehammil.
(Farsça)
kub
"Vuran, vurucu, döven" mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: (Leked-kub: Tekme vuran)
(Farsça)
kuban
(Tekili: Kub) Vurucular, dövücüler.
(Farsça)
Vurarak, döverek mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
lis
Yalayıcı, yalayan. Birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Kâse-lis : Çanak yalayıcı. Dalkavuk.
(Farsça)
mümtezic
İmtizac eden. Birleşmiş olan, birleşik.
Birbirine tamamen uygun olarak karışmış olan.
Aralık bırakmayan, birbirine karışık, tamamen kapanan.
Birbiriyle iyi geçinen.
mümteziç
Birleşik, karışık.
mürekkeb
Birleşik olan, parçalanabilen. Basitin zıddı.
Terkib edilmiş, birleşik, boya.
müttehid / متحد
Birleşik.
(Arapça)
müttehid-i bizzat
Bizzat müttehid, birleşik, tek vücut (ikisinin tek vücut olması dışarıdan bir vasıtaya bağlı değil).
nüma
Gösteren veya gözüken mânasında olup, birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
pare
Cüz, parça. Kesinti.
(Farsça)
Para. Kuruşun kırkta biri.
(Farsça)
Kur'an-ı Kerim'in otuz kısmından bir kısmı, bir cüz'ü.
(Farsça)
Sayı, bölük.
(Farsça)
"Parça" mânâsına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Meh-pâre : Ay parçası.
(Farsça)
Güzel. Yek-pâre : Tek parça, bir parça.
(Farsça)
paş
"Serpen, saçan, dağıtan" mânâsında birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
pervaz
Kanat açmak, uçmak. Uçan, uçucu.
(Farsça)
Nur.
(Farsça)
Karargâh.
(Farsça)
Saçmak.
(Farsça)
Hücre.
(Farsça)
Saçak.
(Farsça)
Ayna. Dolap.
(Farsça)
İnce, uzun tahta.
(Farsça)
Uçan, uçucu gibi mânâlara gelerek birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
perver
(Pervar) "Besleyen, yetiştiren, velinimet, koruyan" mânâsında birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
pezir
Kabul eden, olan, olabilen.
(Farsça)
"Söz dinleyici, emir tutan" mânasında birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
pişe
İş, kâr. Meşguliyet.
(Farsça)
Alışkanlık, huy, âdet.
(Farsça)
Meslek, san'at.
(Farsça)
"Huy edinmiş, alışmış" anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Hasenât-pişe : İyi şeyleri âdet edinmiş olan.
(Farsça)
pür
Çok, dolu, çok fazla, memlu, tekrar (mânâlarına gelir, birleşik kelimeler yapılır)
(Farsça)
Sâhib, mâlik.
(Farsça)
puş
"Örten, giyen, giyinmiş" mânasına birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
Örtü, elbise, zırh.
(Farsça)
ran
Bacağın uyluk kısmı. Uyluk.
(Farsça)
Kelimenin sonuna getirilerek. " Süren, sürücü" mânasını ifade eden birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Hükümrân : Hüküm süren.
(Farsça)
res
(Residen: Erişmek mastarının emir köküdür.) "Ulaşan, erişen, yetişen" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
resan
(Residen mastarından) "Yetişenler, ulaşanlar, getirenler" mânalarına gelerek birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
rev
(Reften mastarının emir kökü) "Giden, yürüyen" mânasında olup birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Piş-rev : Önde giden.
(Farsça)
ru
Olan, biten manalarında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Hod-ru: Kendiliğinden.
(Farsça)
rüba
Kapan, çalan, alan (mânâsına birleşik kelimeler yapılır). Meselâ: Dil-rüba : Gönül kapan, gönül alan. İz'an-rüba : Aklı alan, hayret veren.
(Farsça)
rüste
"Çıkmış, bitmiş, yetişmiş" anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Nev-rüste : Yeni yetişmiş bitki.
(Farsça)
san
"Benzer, andırır" mânâlarına gelerek birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
sar
Yer, mekân bildiren, birleşik kelimeler yapılan bir ek'tir. Bir şeyin kesretle bulunduğunu gösterir. Meselâ: Kühsar : Çok dağlık yer.
(Farsça)
saz
(Sâhten: Yapmak mastarından emir köküdür) Eden, yapan, uyduran, düzen mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Evham-saz : Evham veren.
(Farsça)
sera
"Şarkı söyleyen" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Nağme-serâ : Şarkı söyleyen, nağme söyleyen.
(Farsça)
şiken
(Şikesten mastarından) Kıvrım, büküm.
(Farsça)
Koparan, parçalayan mânâsında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Haysiyet-şiken : f. Haysiyet kıran.
(Farsça)
şüküfte
"Açılmış" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Nev-şüküfte : Yeni açılmış.
(Farsça)
tab
"Parıldayan, parlayan, parlatan, aydınlatan" anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Âlem-tab : Dünyayı aydınlatan, âlemi ışıklandıran.
(Farsça)
terakib
(Tekili: Terkib) Terkibler.
Gr: İki veya daha çok kelimeden meydana gelen birleşik kelimeler. Tamlamalar.
terekküben
Birleşik olarak.
terkibat
Birleştirmeler; birleşikler yapma.
tıraz
" Süsleyen, donatan" anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şükufe-tıraz : Çiçek süsleyen.
(Farsça)
unsur / عُنْصُرْ
Asıl, esas, birleşik maddelerin her bir parçası, asıl madde.
va
"Arkada, geri" mânâlarına gelerek birleşik kelimeler yapar.
(Farsça)
var / vâr
(Teşbih edatıdır) Gibi, ...li, kerre, def'a, sâhib, mâlik, lâyıklık (yerinde kullanılarak birleşik kelimeler yapılır). Meselâ: Melek-vâr : Melek gibi. Ümid-vâr: Ümidli.
(Farsça)
vasıf terkibi
Gr: Birleşik sıfat. Bir ismin sonuna Farsça bir emir eklenerek yapılan terkib. Meselâ : Zevk-efzâ : Zevk artıran.
ver
"Sahib, mâlik; anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dâniş-ver : Âlim. Suhan-ver : Edip, şâir.
(Farsça)
yab
"Yaften: Bulmak" mastarından emir kökü olup, birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şifayab : Şifa bulan, iyileşen.
(Farsça)
yafte
"Bulunmuş, bulmuş, bulunan" mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şeref-yafte : f. Şeref bulmuş.
(Farsça)
yehova şahidleri / yehova şâhidleri
Amerika Birleşik Devletleri'nde Ch. Şarl Russel tarafından 1872'de kurulan, 1931 senesinden sonra kendilerini bu adla tanıtmaya çalışan mezheb ve misyoner teşkîlâtına verilen ad.
za
"Bu, şu" mânalarına gelir. Ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Hâkezâ: Bunun gibi, böyle.
(-Zây) " Doğuran" anlamına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Nâdire-zâ : Nâdir şeyler yapan, bulunmaz şey meydana getiren.
(Farsça)
zad
"Doğma, doğmuş, evlâd" mânalarına gelerek birleşik kelime yapılır. Meselâ : Mâder-zad : Anadan doğma. Nev-zad : Yeni doğmuş.
(Farsça)
zade
Evlâd, oğul.
(Farsça)
İyi insan.
(Farsça)
Nikâh neticesi olmuş çocuk.
(Farsça)
Kelime sonuna getirilerek birleşik kelimeler de yapılır. Meselâ: Şah-zade (Şehzade) : Padişah evlâdı.
(Farsça)
zar
Kelimenin sonuna gelerek birleşik kelimeler olur. İsimlere eklenerek yer adı bildirilir. Meselâ: Lâle-zar : Lâle bahçesi.
(Farsça)
zed
"Vurucu, vuran" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Guş-zed : Kulağa çalınan. Zeban-zed : Yayılmış söz.
zede
(Zed) Birleşik kelimeler yapılarak, "vurulmuş, çarpılmış, tutulmuş" manalarına gelir. Meselâ: Musibet-zede : Musibete uğramış.
(Farsça)
zedegan / zedegân
(Tekili: -zede) Tutulmuşlar, çarpılmışlar, uğramışlar mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
(Farsça)
zen
Vuran, kesen, atan mânalarına gelerek birleşik kelimeler yapılır. (Zeden: Vurmak mastarında emir köküdür) Lâf-zen : Söz atan, lâf atan.
(Farsça)
zenan
"Vurarak" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Ta'ne-zenan : Söverek.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
gonce
süha
Hallak
mehamil
nihan
kavas
muti
tarikussalat
Tekavül
muhibbi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
BİRLEŞİK
Kurtuluş, selamet, mutluluk
Çeviri
berbat
nehiy
taşkı
ahkam-ı kur'an
kuruntu
Kelimeler
Belalar