REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Ağırlık ifadesini içeren 99 kelime bulundu...

a'ba

  • Ağırlıklar, yükler, mes'uliyetler.
  • Sandık.

abalet

  • Ağırlık.

abra

  • Bir değiş-tokuşta üste verilen şey.
  • Teraziyi ayarlamak için hafif gelen kefesine konulan ağırlık.

ahmal

  • (Tekili: Haml) Yükler.
  • Ağır şeyler. Eşya, ağırlık.

atletizm

  • yun. Çeviklik, atiklik, kuvvet gibi beden kabiliyetlerini inkişaf ettirmeğe yarayan ve koşu, atlama, ağırlık kaldırma ve atma gibi, tek başına yapılan bedeni çalışmalar.

bab

  • Evlat sahibi erkek. Ata, ecdat. (Farsça)
  • Gemi halatlarının bağlandığı yer. (Farsça)
  • İnşaatta ağırlıkların bindirildiği direk. (Farsça)
  • Mânevi rehber, şeyh. (Farsça)
  • Bektaşi şeyhi. (Farsça)
  • Hayırhah ve muhterem. (Farsça)
  • Daha çok zencilerde olan bir hastalık cinsi.Aile reisi babadır. Babanın hayatt (Farsça)

bahset

  • Uykuda ağırlık basma. (Farsça)
  • Uyurken olan horultu. (Farsça)

bahtek

  • Uykuda iken ağırlık basma. (Farsça)
  • Fena tâlih, küçük şans. (Farsça)

bar / bâr

  • Allah.
  • Yemiş, meyva.
  • Yük, ağırlık.
  • Yağdıran, serpen, döken.

baskı

  • t. Basıp sıkacak, tazyik edecek şey. Sıkı tazyik.
  • Basan, ağırlık veren şey.
  • Kalıp, damga.
  • Bir eserin yeni basılışlarının her seferi.
  • Bir basmanın bir def'ada basılan miktarının tamamı. Meselâ: Bu lügatın baskısı 25.000 dir.

baskül

  • Büyük ağırlıkları, küçük bir ağırlık yardımıyla tartmayı sağlamak üzere birkaç kaldıracın uygun bir tarzda birleştirilmesiyle meydana getirilmiş âlet. (Fransızca)

bataet / batâet / بطائت

  • Tenbellik, yavaşlık. Ağırlık.
  • Ağırlık, yavaşlık. (Arapça)

batman / بَاطْمَانْ

  • Eski ağırlık ölçülerinden olup, iki okkadan sekiz okkaya kadar yeryer değişir. Ekseriya altı okkadır. Bu, hâlen kullanılan sekiz kilo kadardır.
  • İki ile sekiz kilo arasında değişen ağırlık ölçüsü.
  • Sekiz kg. ağırlık.

betaet / betâet / بطائت

  • Ağırlık, yavaşlık. (Arapça)

çeki

  • Odun gibi ağır cisimleri tartmada kullanılan 250 kiloluk ağırlık ölçüsü.

cüsam

  • Uykuda gelen ağırlık, kâbus.

cüsum

  • Kuşun, uyuması vaktinde göğsünü yere koyup çömelmesi. Çömelip oturmak.
  • Uykuda gelen ağırlık. Kâbus.
  • Oturmak.

direm

  • (Dirhem) Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Şimdiki üç gram ağırlık. Okka denen eski ağırlık ölçüsünün (1/400) kadarıdır. Şer'an, orta büyüklükte yetmiş tane arpa ağırlığı. (Farsça)
  • Eskiden kullanılan ve beş kuruş değerindeki gümüş para. Akça. (Farsça)

dirhem / دِرْهَمْ

  • İslâmiyet'ten önce ve sonra kullanılan değişik ağırlıktaki gümüş paralar.
  • Okkanın dörtyüzde biri olan eski ağırlık ölçüsü.
  • Gümüş para.
  • Üç gramlık ağırlık ölçüsü.
  • 3,25 gram ağırlık.

dirhem-i urfi / dirhem-i urfî

  • Bir memlekette kullanılması âdet olan veya hükûmetlerin kabûl ettikleri belli ağırlıktaki dirhem.

ebelet

  • Çok yemekten gelen ağırlık, hazımsızlık.

ehemmiyet

  • Mühim olma, ağırlık, değerlilik, dikkate değer olma, dikkat ve ihtimam, kıymet, nazar-ı dikkati çekme.

erdeb

  • Bir ağırlık ölçüsüdür. Arab ülkelerinde kullanılır. Miktarı, İstanbul kilesiyle dokuz kileyi karşıladığı gibi, kullanıldığı mahalle göre de değişir.

eskal

  • (Tekili: Sekal) Ağır yükler, ağır şeyler. Kalabalık, ağırlık.
  • Ağır yükler, ağırlıklar.

evk

  • (Çoğulu: Evâk) Ağırlık, yük.
  • İçinde su biriken çukur yer.

evzan / evzân / اوزان

  • Ölçüler. (Arapça)
  • Vezinler. (Arapça)
  • Ağırlıklar. (Arapça)

evzar

  • (Tekili: Vizr) Ağırlıklar. Yükler.
  • Mc: Günahlar.
  • (Vezer) Kal'alar, kaleler, hisarlar, sığınılacak yerler.
  • Üstünlükler, galebeler.
  • Dağlar.

fitil

  • Eskiden ağırlık ölçüsü olarak kullanılan dirhemin kesirlerinden biri. Dirhemin dörtte birine: denk; dengin dörtte birine: Kırat; Kıratın dörtte birine: Fitil denilir.
  • Eski Fitilli tüfeklerin namlusundaki baruta ateş vermek için kullanılan kükürtlü ip veya kaytan parçası.
  • Topa

gamt

  • Çok yemekten dolayı midenin şişmesi.
  • Ağırlık olmak.

girani / giranî

  • Ağırlık, sıklet. (Farsça)

hacıyatmaz

  • Dibindeki ağırlıktan dolayı yere ne şekilde bırakılırsa bırakılsın, dik bir durum alan oyuncak.
  • Mc: Zor durumlarda kendisini çabucak toparlamayı beceren kişi.

hebc

  • Vurmak.
  • Ağırlık.

henb

  • Vehamet.
  • Ağırlık.

himl

  • Yük. Taşınan ağırlık.

ısr

  • Ahd. Sözleşme. Yemin.
  • Kulakta küpe deliği.
  • Şiddetli ahkâm ve teklifler.
  • Altındakini yerinde tutan ağırlık, bağ.

kabin

  • Güveğinin geline verdiği ağırlık, eşya, para. (Farsça)

kabus

  • Uykuda ağırlık basması. Korkulu ve insanda hareket bırakmayan rüya. Karabasan.

kadr

  • Bir alış-verişte karşılıklı olarak değiştirilen iki maldan herbirinin ölçek veya ağırlıkla ölçülen mal olmaları.

kantar

  • Ağırlık ölçüsü âleti.
  • Binikiyüz dinar, onikibin okiyye, yüz okiyye gibi hudutsuz bir vezindir.
  • Kırk okka.

kell

  • (Çoğulu: Külul) Ağırlık.
  • Yorgunluk.
  • Ufak taneli yağmur.
  • Yetim.
  • Semizlik, besililik.
  • Cibinlik dedikleri ince örtü.

keri / kerî

  • Örümcek ağı. (Farsça)
  • Sağırlık, duymazlık, işitmezlik. (Farsça)

kesel

  • Tembellik. Uyuşukluk.
  • Yorgunluk.
  • Ağırlık.
  • Tembellik, ağırlık, uyuşukluk.

kile

  • 40 litrelik hububat ölçüsü. Eski bir ağırlık ölçüsü.

kırat / kırât

  • Dirhemin onaltıda birini ifade eden eski bir ağırlık ölçüsü.
  • Değerli metallerin ölçülmesinde kullanılan ağırlık birimi.

kırat-ı şer'i / kırât-ı şer'î

  • Peygamber efendimiz zamânında kullanılan ve hadîs-i şerîflerde ismi geçen bir ağırlık birimi.

kırat-ı urfi / kırât-ı urfî

  • Kullanılması âdet olan ve hükûmetin kabûl ettiği miskâl ve dirhemden küçük bir ağırlık birimi.

kıyye / قِيَّه

  • Okka. Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Kıyye-i atika da denir. Şimdiki 1282 gram.
  • Okka; şimdiki 1282 grama denk gelen eski bir ağırlık ölçüsü.
  • Okka,1282 gram ağırlık.
  • 1282gr ağırlık ölçüsü.

kıyye-i aşari / kıyye-i âşâri

  • Kilo. Bin gram olan ağırlık ölçüsü.

kiza

  • Yemeği çok yemekten dolayı basan ağırlık.

kütale

  • Ağırlık, sıklet.

kuvve-i muhassala

  • Muhtelif kuvvetlerin ağırlık merkezi.

mancınık

  • Eskiden kale kuşatmalarında ağır taşlar fırlatmak için kullanılan, bir ucunda bir kepçe, öbür ucunda da bir karşı ağırlık bulunan kaldıraç biçiminde eski bir savaş âleti.

mehr-i muaccel

  • Nikâhta erkek tarafından kız tarafına verilen ağırlık, para.

menn

  • Nimet vermek. İyilik etmek.
  • Minnet.
  • Rıza.
  • Esiri fidye almadan, ücretsiz salıvermek.
  • Kesmek.
  • Zayıf etmek.
  • Ettiği iyiliği başa kakmak.
  • İki batman ağırlık.
  • Kudret helvası.

merkez-i sıklet

  • Ağırlık merkezi.

mesakil / mesakîl

  • (Tekili: Miskal) Miskaller, 1,43 dirhemlik ağırlık ölçüleri.

meskukat / meskûkât

  • Belli ağırlıkta basılmış olan altın ve gümüş paralar.

mevzun / mevzûn

  • Ölçülü, tartılı, ağırlıkla ölçülen, tartılan mal.

miskal

  • Yirmidört kıratlık (4,5 gr. kadar) bir ağırlık ölçüsü. (Bir kırat, beş normal arpa ağırlığında olup, bir dirhemin 1/14 üdür.)
  • Yaklaşık 4.5 grama denk olan bir ağırlık ölçüsü.
  • Yirmidört kıratlık bir ağırlık ölçüsü. (Ondört kırat bir şer'î dirhem karşılığıdır).
  • Bir çeşit ağırlık ölçü birimi.
  • 4,5 gram ağırlık.

mü'ne

  • (Çoğulu: Müen) Zahmet.
  • Ağırlık.

müd

  • Sekiz yüz yetmiş beş gram ağırlığında bir ağırlık birimi.

müdd

  • İki avuç dolusu kadar bir ölçü. Ağırlıkça da 875 gr. kadardır.
  • 875 gram ağırlık.

mütesalih

  • Sağır gibi görünen. Sağırlık gösteren.

mütesalihin / mütesalihîn

  • (Tekili: Mütesalih) Sağır gibi görünenler, sağırlık gösterenler.

müvazi

  • Aynı ağırlıkta, denk, eşit.

muvazin

  • (Vezn. den) Ağırlıkça birbirine eşit ve denk olan.
  • Denk, uygun.

neydelan

  • Kâbus denilen ağırlık ki uyku arasında olur.

okıyye

  • Okka; eskiden kullanılan 1282 gr.'lık bir ağırlık birimi, dört yüz dirhem.
  • Eskiden kullanılan bir ağırlık birimi, dörtyüz dirhem.

okiyye

  • (Veya hemzenin hazfı ile "Vekiyye") Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Yerlere ve muhitlere göre değişir. Dörtyüz dirhem ağırlık. Yedi miskal veya kırk dirhem ağırlık. Şer'an kırk dirhem kabul edilmiş. En tanınmışı dörtyüz dirhemdir.

okka / اُوقَّه

  • Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Dörtyüz direm ağırlık. Okiyye. (Türkçe)
  • 1.283 grama karşılık gelen ağırlık ölçüsü.
  • 1200 gram ağırlık.
  • 1283 gram ağırlık.

para

  • Alış-veriş aracı olarak kullanılan, biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan, çeşitli mâdenlerden veya kağıttan îmâl edilmiş değer ölçüsü. Belli ağırlıkta basılmış olan altın ve gümüş paralara sikke veya meskûkât, altın paralara dînâr, gümüş paralara dirhem denir.

rahcen

  • Ağırlık, sıklet.
  • Meyletmek, eğilmek, yönelmek.

ribe'n-nesie / ribe'n-nesîe

  • Gecikme ribâsı. Bir cinsten olan iki şeyin birini, diğeri karşılığında veresiye olarak satmak veya başka başka cinslerden olup; ağırlık, hacim veya uzunluk ölçüsüyle yâhut belirli ölçülerde olup, sayıyla alınıp satılan iki şeyi veresiye değişmek. Mik tarlar eşit olsa bile ribâ sayılır.

rıtl

  • 130 dirhem-i şer'îlik (436.8 gram) bir ağırlık ölçüsü birimi.

sa / sâ

  • 3120 gram ağırlık.

safra

  • Dengeyi sağlamak için yelkenli gemilerin sintinelerine konan mâden, taş, kum gibi ağırlıklar.

samem

  • Sağırlık.

sebükbar / sebükbâr

  • Yükü hafif. Ağırlıksız, eşyası az olan. (Farsça)
  • Derdi, düşüncesi olmayan. (Farsça)

seng

  • Taş, hacer. (Farsça)
  • Vezin. Tartı ve temkin. (Farsça)
  • Sıklet. (Farsça)
  • Beraberlik. (Farsça)
  • Ağırlık. (Farsça)

serahor

  • Osmanlı İmparatorluğunun ilk devirlerinde ordunun bir yerden başka bir yere hareketinde yolların yapılması ile beraber ağırlıkların nakil vesairesi veyahut memleket içinde zelzele, deprem gibi bir âfetin vukuuyla harap olan yerlerin hemen tamir edilmesi işlerinde kullanılanlara verilen addır.

şeraşir

  • Nefis.
  • Beden, vücut, ceset.
  • Ağırlık.

şerşere

  • Ateş üstüne koyunca cızlayıp ötmek.
  • Yarmak.
  • Kesmek.
  • Meta, mal mülk.
  • Ağırlık. (Bu mânâya Çoğulu: Şerâşir)

sıfat-ı erbaa / sıfât-ı erbaa

  • Dört sıfat; sağırlık, dilsizlik, körlük, karanlık.

sıklet / ثقلت / ثِقْلَتْ

  • Ağırlık. Mânevi sıkıntı.
  • Ağırlık.
  • Ağırlık.
  • Ağırlık. (Arapça)
  • Sıkıntı. (Arapça)
  • Sıklet vermek: Ağırlık vermek, rahatsız etmek, sıkıntı vermek. (Arapça)
  • Ağırlık.

sıklet-i maneviye / sıklet-i mâneviye

  • Mânevî ağırlık.

şütürbar / şütürbâr

  • Bir deve yükü kadar olan ağırlık. (Farsça)

tareş

  • Sağırlık.

tematti

  • (Matiyy. den) Vücutta duyulan ağırlıktan dolayı gerinme.
  • Yürürken sallanmak.

ufunet

  • Çıban veya yaranın çürüyüp fena kokması.
  • İltihab.
  • Her hangi bir maddenin çürümesinden hasıl olan pis koku, çürük kokusu.
  • Sıkıntı veren manevî ağırlık.

vahamet

  • Zor, güçlük.
  • Ağırlık. Tehlike. Muhatara. Neticesi fena.
  • Hazım güçlüğü, sindirim zorluğu.
  • Korkulacak hal, tehlikeli vaziyet.

vahid-i i'tibari / vâhid-i i'tibarî

  • Hakikatta olmayıp varlığı farazî olarak kabul edilen bir şey. Varlığına itibar edilen şey. (Ağırlık için kilo, uzunluk için metre bir vâhid-i itibarîdir.)

vak'

  • Ağırbaşlılık. Ağırlık.
  • Yüksek yer.

vakr

  • Az işitmek. Sağırlık.

vakz

  • Sıklet, ağırlık.

vebal / vebâl

  • Günah. Zarar. Ziyan. Şiddet. Ağırlık. Azab. Doğru olmayan bir hareketin manevî mes'uliyeti.
  • Günah, zarar, ziyan, şiddet, ağırlık, azap, doğru olmayan bir hareketin manevî sorumluluğu.
  • Şiddet, ağırlık, günah.

vezn / وزن

  • (Vezin) Tartma. Ölçme. Hesaplama.
  • Tartacak şey. Tartı.
  • Ağırlık.
  • Ağırlık. (Arapça)

vezn-i mahsus

  • Özgül ağırlık. Bir cismin bir santimetre küp hacmindeki parçasının ağırlığı.
  • Edb: Nazmın veya kelimenin belli kalıplarından her biri. Nazmın ahenk ölçüsü.

vezne / وزنه

  • Ağırlık. (Arapça)
  • Tartı. (Arapça)
  • Para gişesi. (Arapça)

vizr

  • Günah.
  • Yük. Ağırlık.
  • Silâh.
  • Sırta vurulan ağır yük. Yük götürmek.
  • Günah, yük, ağırlık, yük götürmek, sırta vurulan ağır yük.
  • Günah, hata, ağırlık.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın