Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Azalar
ifadesini içeren
36
kelime bulundu...
a'raz
(Tekili: Araz) Arazlar, işaretler, nişanlar, alâmetler.
Tesadüfler.
Hastalık alâmetleri.
Kazalar, felâketler, musibetler.
a'yan
(Tekili: Ayn) Gözler.
Bir yerin ileri gelenleri.
Meclis âzaları. Senato âzaları.
Muayyen ve müşahhas olan şeyler.
Altınlar.
Kaymakam.
afv-i anilkat'
Huk: Azalarından biri kesilen bir şahsın, buna karşılık hak kazandığı diyet veya kısas davalarından vaz geçmesi.
agşiye
(Tekili: Gışa) Perdeler, örtüler.
Zarflar, mahfazalar.
aza-yı insani / âzâ-yı insanî
İnsanın azaları, organları.
cevarih
El, ayak gibi vücud azaları.
devahi
(Tekili: Dâhiye) Büyük belâler. Afetler. Kazâlar.
Çok üstün zekâ sahipleri.
eknan
(Tekili: Kinân) Mahfazalar, perdeler.
Evler, odalar, hücreler. Çadırlar.
emin / emîn
Kendisine güvenilen.
Peygamber efendimizin lakabı. Peygamber olduğu bildirilmeden önce de, Kureyş kabîlesi Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem çok güvenir, inanır ve; "Muhammed-ül-emîn" derlerdi.
Vücuttaki bütün âzâlarını İslâmiyete uygun şekilde ve uygun yerlerde kullan
emval-i batına / emval-i bâtına
Nakit paralarla, evlerde, mağazalarda bulunan ticaret malları.
esdaf-ı ayat / esdâf-ı âyât
Ayetlerin sadefleri; inci kabuğu gibi değerli olan mahfazaları.
ev'iye
(Tekili: Viâ) Mahfazalar, kaplar, gizlemeye veya saklamaya yarayan şeyler.
Damarlar.
fenn-i menafi-ül a'za
Bedendeki âzâların, uzuvların faydalarını anlatan ilim.
fesh
Bozmak. Hükümsüz bırakmak. Kaldırmak.
Zayıf olmak.
Bilmemek. Cehil.
Re'y ve tedbiri ifsad eylemek.
Zaif-ül akıl. Zaif-ül beden.
Tembellik yüzünden gayesine erişemeyen.
Unutmak.
Tıb: Beden âzalarının mafsallarını yerinden çıkarıp ayırmak
gar
Mağara. İn. Kehf.
Defne ağacı.
Gayret.
Fesad.
Tren istasyonu.
Tıb: Beden âzalarında olan cep gibi çukur yer.
gazevat / gazevât
Gazalar.
gulüf
(Tekili: Gılâf) Kınlar, mahfazalar, kılıflar.
habl
İp. Urgan. Halat.
Tıb: Vücudda ip gibi olan âzalar.
itfa'
Söndürme. Bastırma. Dindirme.
Bir borcu ödeyerek bitirme.
Fizikte: İntizamlı ve eşit zamanlarla sallanan bir hareketin yavaş yavaş azalarak sıfıra inmesi.
kabuk
Bir şeyin dışındaki sert örtü, kışır.
Bazı hayvanların katı mahfazaları.
kazaha
(Kazâ. dan) Kazalar. İlçeler. Kaymakamlık idareleri.
lehaa
Zayıflıktan dolayı âzâların sülpük ve sarkık olması.
magazi
Muharebeye âit hikâyeler. Gazâ hikâyeleri.
Savaşlar, muharebeler, gazalar.
mağazi / mağâzî / مغازی
Savaşlar, gazalar.
(Arapça)
Savaş öyküleri.
(Arapça)
meclisiyan
Meclis ehli. Mecliste bulunan âzâlar.
megazi / megâzî
Harp tarihi, gazâlara (savaşlara) dâir bilgiler, menkıbeler, hikâyeler.
müfti / müftî
Fetvâ veren.
Vilâyet ve kazâlarda din işlerine bakan, İslâm âlimlerinin dînî bir konuda vermiş oldukları hükümleri yâni fetvâyı, insanlara bildiren kimse; nakleden me'mur.
Fetvâ veren, yâni herhangi bir şeyin, İslâm dînine uygun olup olmadığını bildiren, Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şer
mülahazat
(Tekili: Mülahaza) Mülahazalar. Düşünceler. Akıldan geçenler.
mütesellim
(Selm. den) Teslim edilen şeyi alıp kabul eden.
Tanzimattan evvel vali ve mutasarrıfların uhdelerinde bulunan sancak ve kazâların idaresine memur edilen kimseler. Bunlara "voyvoda" denirdi.
Vergi tahsildarı.
nazır
(Çoğulu: Nüzzâr) Nazar eden, bakan.
Bir idarenin veya dairenin umur ve işlerine bakan en büyük memur. Bir işin idaresine memur reis.
Kabine azalarından herbiri. Nâzır. Vekil. Bakan.
Vâsinin yapacağı tasarruflara nezarette bulunmak üzere musi veya hâkim tarafından tayi
nevaib
(Tekili: Naibe) Musibetler, kazalar, belâlar.
rüşeym
Rahimde yavrunun bütün azalarının teşekkül etmiş şekli. (Harekete başlayan rüşeyme, cenin denir)
sa'd bin ebi vakkas
Aşere-i Mübeşşere'den ve ilk İslâm olanların yedincisidir. Peygamberimiz (A.S.M.) ile beraber bütün gazalarda bulundu. Müslüman olduğunda 17 yaşlarında idi. Hz. Ömer zamanında İran'a gönderilen ordunun başkumandanı oldu. Medayin şehrinin fethinde ve Kadsiye meydan muharebesinde muvaffak oldu. Kufe ş
şilv
Vücut azâlarından biri.
tavsim
Azalardan bir uzva zahmet vermek.
Kırmak.
Tenbellik.
voyvoda
Reis, subaşı, ağa gibi çeşitli mânalara gelen bir tabirdir.Voyvodalık Osmanlılarda Milâdi onyedinci asırda başlamıştır. Eyalet valileri ve sancak mutasarrıfları uhdelerine tevcih olunan eyalet ve sancakların mülhak kazalarına halkın isteğiyle yerlilerin ileri gelenlerinden birini voyvoda tayin ederl
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ehad-ül-ahad
raye
emess
envar-ı esrar
Efaf
mütecaviz
işrak vakti
berat
Âhı
intihal
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Azalar
berat
Sevki
şans
M. El
Kapak
TEPELER
adda
tahribe
belge