REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Avel ifadesini içeren 26 kelime bulundu...

ahd

  • Vâdetme. Söz verme. Vefâ. Yemin. And. Misak. Peymân.
  • Asır. Devir. Tevhid. Mukavele.
  • Vasiyet.

alavi / alavî

  • (Tekili: İlâve) İlâveler, ekler.

ecr-i müsemma / ecr-i müsemmâ

  • Mukavele ve pazarlıkla kararlaştırılan ücret.

elsine-i terkibiye ve tasrifiye

  • Kök üzerine hace ilâveli ve fiil çekimli diller.

ezyal

  • (Tekili: Zeyl) Ekler. İlâveler. Zeyiller.

fesh-i mukavele

  • Mukavelenin bozulması, anlaşmanın feshedilmesi.

geçer akça

  • Rayiç para yerine kullanılır bir tabirdir. Bu tabir, eskiden halk arasında yapılan senetlerde, hükümet tarafından akdolunan mukavelelerde kullanılırdı. (Türkçe)

hıffet

  • Hafiflik; kolaylık; Arapça'da kural olarak teleffuzu dile ağır gelen lâfızların kurallar çerçevesinde düzenlenerek kolaylık sağlama; Meselâ, kàle fiilinin aslı 'kavele' dir. Ancak söylemesi dile ağır geldiği için 'vav' harfi 'elif'e çevrilerek kàle denmiştir.

ikale

  • Pazarlığı bozma. Her iki tarafın isteğiyle alışveriş mukavelesini bozma. Bir hukuki muamele ile meydana gelen vaziyetin diğer bir hukuki muamele ile eski haline getirilmesi.
  • Demediği halde "Dedin" diye iddia etme.

ilavat / ilâvât / علاوات

  • (Tekili: İlâve) İlâveler, ekler, katmalar.
  • İlaveler, ekler. (Arapça)

levahık

  • (Tekili: Lâhık. Lâhıka) İlâveler, ekler. Lâhıkalar.

muakade

  • (Akd. den) Mukavele yapma. Akid yapma. Anlaşma.

müdahere

  • Çekinmeden ve sakınmadan mukavele yapma.

müdavele-i efkar / müdavele-i efkâr

  • Birbirinin fikirlerinden istifade ile karşılıklı konuşmak ve fikir alış-verişi yapmak. (Müdavele-i efkârdan bârika-i hakikat çıkar. N.Kemal)

mükatebe / mükâtebe

  • Yazışma. Mektuplaşma. Birbirine yazma.
  • Fık: Azâd edilmesi, bazı şartlara -mal kazanmak veya bir müddet hizmet etmek gibi neticeye- bağlı olan köle veya câriye ve bu azad hususunda yapılan mukavele.

mukavelat

  • (Tekili: Mukavele) Mukaveleler.

mukavelename

  • Anlaşma yazılı olan kâğıt. Mukavele yapılan kâğıt.

mülhakat

  • (Tekili: Mülhak) Bir merkeze bağlı veya ait olan yerler.
  • Ekler, ilâveler, katmalar.

murabaa

  • Yazlığa çıkmak üzere mukavele yapma.

muzafat

  • (Tekili: Muzâf) (Zayf. dan) Bir şeyin ekleri, ilâveleri. Bir merkezin şubeleri, kolları.

müzeyyelat / müzeyyelât

  • (Tekili: Müzeyyel) Zeyiller, ilâveler, katılmış şeyler.

taaddi

  • Saldırma.
  • Düşmanlık.
  • Ezme.
  • Şeriattan ayrılma. Tecavüz etme. Zulmetme. Örf âdet ve mukavelenin hilâfına hareket etme.
  • Gr: Fiilin geçer halde olması, müteaddi olması.

tesavüm

  • Alış-verişte birbirine mukavele yapmak, anlaşmak.

tetimmat

  • Ekler, ilâveler.

teznibat / teznibât

  • (Tekili: Teznib) İlâveler, eklemeler. Ekler.

zamaim

  • (Tekili: Zamime) İlâveler, ekler. Artırmalar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın