Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
At
kelimesini içeren
294
kelime bulundu...
adiş / âdiş
Ateş, nar.
(Farsça)
ahger
Ateş koru. Yanar halde olan kömür.
(Farsça)
ahker
Ateşli kül, kül ile karışık ince kor.
(Farsça)
akz
Atâ, bahşiş.
alat-ı nariyye / âlât-ı nariyye
Ateşli silâhlar.
albastı
Ateşli bir lohusalık hastalığı, lohusa humması.
alem-i zerrat / âlem-i zerrat
Atomlar âlemi.
asris
At koşturulan meydan, hipodrom.
(Farsça)
ateş / âteş / آتش
Ateş.
(Farsça)
ateş-bar / ateş-bâr
Ateş yağdıran.
(Farsça)
ateş-baz / ateş-bâz
Ateşle oynayan. Hokkabaz.
(Farsça)
ateş-efruz / ateş-efrûz
Ateş yakan, ateş tutuşturan.
(Farsça)
ateş-efşan / ateş-efşân
Ateş saçan.
(Farsça)
ateş-fam / ateş-fâm
Ateş renkli, kırmızı.
(Farsça)
ateş-gun / ateş-gûn
Ateş gibi kıpkırmızı.
(Farsça)
ateş-hiz / ateş-hîz
Ateşliyen, ateş veren.
ateş-nak / ateş-nâk
Ateşli.
(Farsça)
ateş-nüma / ateş-nümâ
Ateş gösteren.
(Farsça)
ateş-paş
Ateş saçan.
(Farsça)
ateş-perest
Ateşe tapan. Mecusi, müşrik.
ateş-reng
Ateş renginde, kızıl renkli.
(Farsça)
ateş-zeban / ateş-zebân
Ateş dilli. Çok dokunaklı söz veya şiir söyleyen.
(Farsça)
ateş-zen
Ateş yakmak için kullanılan alet, çakmak.
(Farsça)
ateşbar / âteşbâr / آتش بار
Ateş yağdıran.
(Farsça)
ateşefruz / âteşefrûz / آتش افروز
Ateş yakan.
(Farsça)
ateşfeşan / âteşfeşân / آتش فشان
Ateş saçan.
(Farsça)
ateşgah / âteşgâh / آتشگاه
Ateşkede, ateşperest tapınağı.
(Farsça)
ateşgede / âteşgede / آتشگده
Ateşe tapanların mabedi.
Ateşkede, ateşperest tapınağı.
(Farsça)
ateşgun / âteşgûn / آتش گون
Ateş rengi, kırmızı.
(Farsça)
ateşi / âteşî
Ateşle ilgili.
ateşi mahluklar / âteşî mahlûklar
Ateşten yaratılan varlıklar.
ateşin / âteşîn
Ateşten, ateşli.
Ateşli, canlı.
ateşpare / âteşpâre
Ateş parçası.
Ateş parçası.
ateşpare-i zeka / ateşpâre-i zekâ
Ateş saçan zekâ; çok süratli ve keskin anlayış sahibi.
ateşperest / âteşperest / آتش پرست
Ateşe tapan.
Ateşe tapan, mecûsî. Zerdüşt tarafından kurulan bâtıl dîne inanan.
Ateşe tapan.
Ateşe tapan, ateşperest.
(Farsça)
atf
Atıf, bağlama, verme, yükleme.
atfen / عطفا
Atıfta bulunarak.
(Arapça)
atme
Ateş kaynağı, volkanın tepesindeki lâvın çıktığı yer, krater.
attar / عطار
Attar, baharatçı.
(Arapça)
azerperest
Ateşe tapan, mecûsi.
bahr-i muhit-i atlasi / bahr-i muhit-i atlasî / bahr-i muhît-i atlasî / بحر محيط اطلسى
Atlas Okyanusu.
Atlas Okyanusu.
bahr-i muhit-i garbi / bahr-i muhit-i garbî / bahr-i muhît-i garbî / بَحْرِ مُح۪يطِ غَرْب۪ي
Atlas Okyanusu.
Atlas Okyanusu.
bahr-i muhit-i garbiye / bahr-i muhit-i garbîye
Atlas Okyanusu.
başe
Atmaca kuşu.
(Farsça)
benek
Atlas zemin üzerine sırma işlemeli bir çeşit kumaş.
(Farsça)
berhiz
Atılan, kalkan, sıçrayan. Zorbalık eden.
(Farsça)
beşe
Atmaca kuşu.
(Farsça)
betkiş
Atılacak okların içine konulup omuza asılan mahfaza. Ok mahfazası, okluk.
(Farsça)
birnis
At kestanesi.
(Farsça)
biser
Atmaca cinsinden, zaganos denilen bir nevi avcı kuşu.
(Farsça)
ca'f
Atmak, yere vurmak.
çalak / çalâk
Atik, çabuk.
ced
Ata, dede.
cedd / جد
Ata, dede.
Ata.
(Arapça)
cemr-ül gada
Ateşi çok devam eden ağacın ateşinin koru.
cestan
Atlıyan, sıçrayan.
(Farsça)
cesten
Atlamak, sıçramak. Kaçmak, kurtulmak. Atılmak.
(Farsça)
cevher-i ferd
Atom, zerre.
cevher-i fert
Atom.
çevik çalak / چَو۪يكْ چَالَاكْ
Atik.
cevv
Atmosfer.
cevvihava
Atmosfer.
cin
Ateşin alev kısmından yaratılan, her şekle girebilen; evlenme, yeme-içme, çoğalmaları bulunan ve gözle görülmeyen varlıklar. Fârisî dilinde cine peri denir.
çünbek
Atlama, sıçrama.
(Farsça)
cürdan
At ve eşek zekeri.
cüret
Ataklık, kendini bilmezlik.
cüretkar / cüretkâr
Atak, kendini bilmez.
cüretkarane / cüretkârâne
Atakça.
çüsti / çüstî
Atiklik, çeviklik, çabukluk.
(Farsça)
cüz-ü fert
Atom, en küçük parça.
dabh
Atların koşu esnasındaki nefeslerinin sesleridir ki, sahil denilen kişnemek değil, yemi ve sahibini gördüğü zaman yaptığı gibi hamhame denilen sesi de değil; hızlı nefes sesi olan bir harıltı ve hohlamadır. Denilmiştir ki: Dabh, bir at ve bir de köpek koşarken olur.
dafik
Atılarak dökülen. Su ve emsali gibi akarak dökülen.
dahv
Atmak, ramy.
darb-ı mesel / ضرب مثل / ضَرْبِ مَثَلْ
Ata sözü.
Atasözü.
Atasözü.
darbımesel / ضرب مثل
Atasözü.
Atasözü.
Atasözü.
(Arapça - Farsça)
defk
Atmak. Dökmek.
deme
Ateş körüğü.
(Farsça)
dil-i pür-ateş / dil-i pür-âteş
Ateşli gönül.
duhan-ı ateş
Ateşin dumanı.
durub-i emsal / durûb-i emsâl / ضروب امثال
Atasözleri.
(Arapça - Farsça)
durub-u emsal / durub-u emsâl / ضروب امثال
Atasözleri.
Atasözleri.
durubuemsal / durûbuemsâl
Atasözleri.
ecdad / ecdâd / اجداد
Atalar, cedler.
Atalar, dedeler.
Atalar, cedler.
(Arapça)
ecic
Ateş parlaması.
efvah-ı nariyye / efvah-ı nâriyye
Ateşli silâhlar. (Top, tüfek gibi.)
ehriman
Ateşe tapanların kötülük tanrısı.
enbür
Ateş veya ocağı karıştırmağa mahsus âlet.
(Farsça)
endaht
Atmak, silâh boşaltmak.
endaht edilen
Atılan, silâh boşaltılan.
endaz
Atan, atmış, atıcı mânasında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dehşet-endaz : Dehşet verici, korkutucu.
(Farsça)
enise
Ateş, nar, od.
ermeda
Ateş külü.
esa'
Atmak.
esb / اسب
At, beygir, feres.
At.
(Farsça)
esbil
At hırsızı, at çalan.
(Farsça)
esbran
At süren, süvâri, at koşturan.
(Farsça)
eşiha
At kişnemesi.
(Farsça)
esir / esîr
Atomların öz maddesi; uzayı dolduran ince madde.
esliha-i nariyye / esliha-i nâriyye
Ateşli silâhlar.
eyheman
Ateş ve sel.
fal
Atılan boncuk ve baklaya, koyunun kürek kemiğine ve benzerlerine bakmak sûretiyle gaybdan, gelecekten haber verme işi.
faris / fâris / فارس
Atlı.
(Arapça)
fayton
At ile çekilen binek arabası.
feres / فرس
At, kısrak.
At.
(Arapça)
fevaris / fevâris / فوارس
Atlılar.
(Arapça)
fitrak
Atın terkisi, terki kayışı, eyerin ardındaki tasma.
(Farsça)
ganyan
At yarışında birinci gelen.
(Fransızca)
gaşiye-dar / gaşiye-dâr
At uşağı, seyis.
(Farsça)
gebr / گبر
Ateşe tapan, mecusi.
(Farsça)
Ateşperest, ateşe tapan.
(Farsça)
gerdune / gerdûne / گردونه
At arabası.
(Farsça)
germ-ran
Atı çok süren, hızlı at süren.
(Farsça)
habetıktık
Atın tırnağı taşa dokunduğunda çıkan ses.
hadisat-ı cevviye / hâdisât-ı cevviye
Atmosferdeki olaylar.
hadise-i acibe-i cevviye / hâdise-i acîbe-i cevviye
Atmosferdeki şaşırtıcı olay, hâdise.
hadme
Ateş gürültüsü.
hakm
Atın ağzına gem vurmak.
hamde
Ateş gürültüsü.
hamhama
Atın yulaf ve su gördüğünde çıkardığı ses.
harak
Ateş, nâr.
harf-i atıf
Atıf harfi, bağlaç; (Ar. gr.) bir mânâ bütünlüğünü korumak için, kelime veya cümle grubu arasındaki irtibatı sağlayan harf, "vav" gibi.
harika / hârika
Ateş, nâr, od.
hava-i nesimiye / havâ-i nesîmiye
Atmosfer.
hazi / hazî
Ateş yakmak.
hebv
Ateşin sönmesi.
hemec
At sineği.
hemlece
Atın yorga olması.
heydebi / heydebî
Atın bir çeşit yürümesi.
hıba'
Atâ, bahşiş, hediye.
hipodrom
At yarışlarının yapıldığı alan.
(Fransızca)
hisan / hisân / حصان
At, aygır.
(Arapça)
hiz / hîz
Atılan, kalkan, sıçrayan.
(Farsça)
hübüvv
Ateşin sönmesi.
huleyka'
At burnu.
humma
Ateşli hastalık. Sıtma.
huruf-u atıf
Atıf harfleri, bağlaçlar; (Ar. gr.) mânâ bütünlüğünü korumak için, kelime veya cümle grubu arasındaki irtibatı sağlayan harfler; "vav, bel, fe" gibi.
ibaha
Ateşi söndürme.
ibsi'rar
At yarışlarında koşuşma.
icale-i esb
Atı dolaştırma.
ıhmad
Ateşi söndürmek.
ihmad
Ateşin alevini söndürmek.
Ateşin alevini söndürme.
ihrak bi-n-nar
Ateşte yakma.
ihtiza
Ateş yakıp alevlendirme.
ikad
Ateş yakma, tutuşturma.
ılgamak
At başıboş olarak dörtnala koşması.
ilka / ilkâ / القا
Atma, bırakma.
(Arapça)
İlkâ etmek:
Atmak.
(Arapça)
ilka etmek
Atmak, bırakmak, yerleştirmek.
ilka'
Atma, bırakma.
Öğretme.
Bırakma, yerleştirme.
inhimad
Ateşi sönmeyip alevi geçme.
intifa / intifâ / انطفا
Ateşin sönmesi.
(Arapça)
irca-i inan
Atın dizginini çevirme, başka tarafa yöneltme.
irma'
Atma, fırlatma.
iskab
Ateş yakma.
ısla'
Ateşte kızdırmak. Ateşte yakmak.
istahrabat
Ateşe tapanların ünlü ateşlerinin bulunduğu yer.
isti'şa
Ateş ışığıyla yol yürüme.
ıstıla
Ateşte ısınma.
ızram
Ateşi tutuşturma, ateşi alevlendirme.
kafedan
Attarların eczâ koydukları kese veya torba.
kafile-i zerrat / kâfile-i zerrat
Atomlar, zerreler topluluğu.
karşame
Atmaca kuşu.
kaynan
At ve deve ayaklarının ip bağlanacak ve bukağı vuracak yeri.
kazf
Atmak. İftira atmak. Ehl-i namus bir kadına zina isnad etmek. Buna "kazf-ı muhsenat" da denir.
Atmak. İffetli (temiz) erkek veya kadına zinâ isnâd etmek.
kazh
Atmak, saçmak.
kemc
Atı dizgini ile durdurmak.
kinin
Ateşli hastalıkların ve özellikle sıtmanın tedavisinde kullanılan bir tür bitki.
kirm-i şebefruz / كرم شب افروز
Ateş böceği.
kitle-i nariye / kitle-i nâriye / كِتْلَۀِ نَارِيَه
Ateşli kütle.
kuhab
At ve deve öksürüğü.
kurtan
At'ın arkasına vurdukları keçe.
lak'
Atmak.
leheb
Ateşin alevlenmesi. Ateş alevi. Havaya yükselen toz.
Ateş alevi.
leheb-ün nar / leheb-ün nâr
Ateşin alevi.
leheban
Ateşin alevlenmesi.
lisan-ün-nar / lisan-ün-nâr
Ateşin alevi, ateşin parıltısı.
ma'refe
Atın yelesi bittiği yer.
mahrurane / mahrurâne
Ateşli ateşli. Hararetli bir surette.
(Farsça)
mansub
Atanan.
mavzer tüfeği
Atış hızı dakikada ortalama altı mermi olan bir tüfek türü.
mayi'-i nari / mâyi'-i nârî
Ateş halinde su veya buhar.
me'nuse
Ateş.
meç
Ateşli silahların icadından evvel kullanılan harp âletlerinden biri. Keskin olmayan tâlim kılıcı, uzun ve ince kılıç.
mecusi / mecusî / mecûsi / mecûsî / مجوسى / مَجُوس۪ي
Ateşe tapanlara verilen ad.
Ateşperest, ateşe tapan.
Ateşe tapan.
Ateşe tapan.
Ateşperest, ateşe tapan.
(Arapça)
Ateşe tapan.
melah
Atın ayağında olan verem.
merzuf
Ateş ile kızmış taş üzerinde pişirdikleri et.
mesel
Atasözü, küçük hikâye.
mevkid
Ateş ocağı.
midilli
At cinsinin küçük çaptaki nev'ine verilen addır. Bu türlü atlar Midilli adasında yetiştirildiği için bu adı almıştır.
migfer
Ateşli silâhların icadından evvel, muharebede kılıç, mızrak ve ok gibi harp âletlerinden korunmak için başa giyilen bir nevi başlık idi. Miğfer, zırh ile beraber bir bütün teşkil ederdi. Osmanlı miğferleri çeşitli şekillerde olmakla beraber genel olarak iki kısma ayrılırdı. Bir kısmı ince bakırdan,
mihza
Ateş karıştırmakta kullanılan ağaç.
mindif
Atılmış pamuk.
muattıl
Atıl bırakan. İşsiz eden. İşe yaramaz hâle getiren.
mugane
Ateşe tapan mecusilerin âyini.
muhammes
Ateş üzerinde kızdırılıp kurutulmuş. (Kavrulmuş kahve gibi)
muhmid
Ateşin alevini bastıran.
muhterik
Ateşle yanmış olan. Yanan.
mukıd / mûkıd
Ateş yakan.
münakaşa / münâkaşa / مُنَاقَشَه
Atışma.
mürekkebat-ı mütedahile-i mütesaide / mürekkebât-ı mütedahile-i mütesaide
Atomların iç içe dizilmesiyle yükselip gelişerek meydana gelen moleküller, elementler, bileşikler.
müsekken
Ateşle kızmış su.
mütareke
Ateşkes.
mutfi / mutfî
Ateş, yangın v.s. söndüren.
muzahrafat
Atıklar.
nabız
Atar damarın vuruşu. Şah damarının atması. Kırmızı kan damarının oynaması hali.
Atardamarın vuruşu.
nahiran
Atın göğsünde olan iki damar.
nar / nâr / نار / نَارْ
Ateş.
Ateş; Cehennem.
Ateş, cehennem.
Ateş.
(Arapça)
Ateş.
nasb
Atama, dikme.
nayil
Atâ, bahşiş, hediye.
nedi'
Ateş veya kül içinde pişmiş olan.
nedif
Atılmış, hallaçlanmış pamuk. Yün.
nemed-zin / nemed-zîn
At eğeri altına konulan keçe.
(Farsça)
nesimi küre / nesîmî küre
Atmosferi olan küre, yerküre gibi atmosferi olan gök cismi, gezegen.
nezevan
Atlama, sıçrama.
nigal / nigâl
Ateşli kömür parçası.
(Farsça)
nikal / nikâl
Ateşli kömür parçası.
(Farsça)
nübta
Atın kolanı veya karnı altında olan beyazlık.
nuhla
Atiyye, hediye.
nühud
Atın iri gövdeli olması.
od
Ateş, nar.
(Türkçe)
Ateş.
pederşahi / pederşâhî / پدرشاهى
Ataerkil.
(Farsça)
perend / پرند
Atlas.
(Farsça)
pür-ateş ü hevl / pür-âteş ü hevl
Ateş ve korku dolu.
rahtlamak
Ata raht ve takım takmak.
rahvar / راهوار
Atın eşkin yürümesi.
(Farsça)
ramad
Ateş külü.
remy
Atma. Tüfek atma.
resem
Atın üst dudağında olan beyazlık.
rihale
At semeri, eyer.
rışk
Atılan ok.
sa'r
Ateşin alevlenmesi.
sahil
At kişnemesi.
şahreg / şâhreg / شاهرگ
Atardamar.
(Farsça)
sahv
Ateş ve ocaktan kül çıkarmak.
sakek
At kusurlarından bir kusur.
şebtab / şebtâb / شبتاب
Ateş böceği.
(Farsça)
şehbaz / şehbâz
Atik, becerikli, şanlı yiğit.
şekd
Atâ ve ihsan etmek. Hediye vermek.
şerayin / şerâyin
Atardamarlar.
Atardamarlar.
Atardamar.
serc-i feres
At eyeri.
seyis
Atın tımarına, yemine vesairesine bakan adam, uşak.
şiddet-i ateş
Ateşin şiddetliliği.
şihe
At kişnemesi.
(Farsça)
silsile-i ecdad
Atalar silsilesi, soy defteri.
şiryan / şiryân / شریان
Atardamar.
(Arapça)
stratosfer
Atmosferin ortalama 30 km. kalınlığındaki ikinci tabakası.
(Fransızca)
sufvan
Atın, üç ayak üzerine durup dördüncünün tırnağını yere dikip durması.
şühübat / şühübât
Ateş parçaları.
suliyy
Ateşin yanması.
sümuh
Atın yorulduğunu bilmeden yürümesi.
süvar
Ata binmiş. Binici.
(Farsça)
süvar olmak
Ata binmek. Yola çıkmak.
süvari / süvâri
Atlı.
Ata binen, atlı asker.
tabaka-i nariye / tabaka-i nâriye
Ateş tabakası.
taby
At, katır, eşek ve geyik memesi.
tadrim
Ateş yakmak.
taf'
Ateşin sönmesi.
tafra / طفره
Atıp tutma.
(Arapça)
tafrafuruş / tafrafurûş / طفده فروش
Atıp tutan.
(Arapça - Farsça)
tafrafuruşluk / tafrafurûşluk
Atıp tutma.
(Arapça - Farsça - Türkçe)
tahamhum
Atın yulaf görünce kişnemesi.
tahammüd
Ateşin sönmeğe yüz tutması.
tahavvülat-ı zerrat / tahavvülât-ı zerrât
Atomların değişim, dönüşüm ve hareketleri.
tahcil
Atın dört veya üç ayağında veya ikisinde bileklerinden yukarı olan beyazlık.
tahnib
Atın belinde ve ayaklarında eğrilik olmak.
tarh / طَرْحْ
Atma, çıkarma.
tasalli
Ateşte yanmak.
tavdi'
Atılmış pamuğu kaftana koyup cübbe dikmek.
tayin edilen
Atanan, görevlendirilen.
tayy / طَيّ
Atlama, çıkarma, atma.
Atlama, kaldırma.
Atlama, dürme.
tayyetme
Atlama.
tayyetmek
Atlamak; uzun mesafeleri kısa zamanda geçip gitmek.
techil
Atın ayaklarını beyazlatmak.
tehlib
Atın kuyruğunun kılını kesmek.
tenvat
Atın yanına asılan şeyler.
tenvil
Atâ, bahşiş, hediye.
tevkid
Ateş tutuşturma.
tıhane
At değirmeni.
tırf
Atın iyisi.
tufu'
Ateşin sönmesi.
ucd
Atın kuvvetli olması.
üstur
At, katır davar gibi dört ayaklı hayvan.
(Farsça)
vakib / vakîb
At yürürken karnı içinden işitilen ses.
vav-ı atıf
Atıf vavı, kelimeyi veya cümleyi birbirine bağlayan Arapçadaki vav harfi.
vehec
Ateş sıcaklığı.
vehic
Ateşin sıcaklığı.
vehvehe
Atın kendi gövdesini parça parça etmesi.
veria
At ismi.
vukud
Ateş alıp yanma. Tutuşma.
zahih
Ateş közünün parlaması.
zecl
Atma.
zerdüşt
Ateşe tapan.
zerrat / zerrât
Atomlar, en küçük madde parçaları.
zerrat alemi / zerrat âlemi
Atomlar dünyası.
zerre
Atom.
Atom, molekül.
zerrecik
Atom.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
milhafe
muarefet
meşhudat
nev-i beni adem
debbağhane
hafir
gülrîz
dehri
yave
lafza-i celal
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
At
Sarayli
vechile
en Olgun
Güven
buluntu
Mücas
Åž
emek
nakleden