Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Asikare
ifadesini içeren
18
kelime bulundu...
bedh
Vurmak, darp.
Âcizlik.
Aşikâre olmak, aleniyyet, açıklık.
bet'
Boynu uzun olmak.
Aşikâre ve zâhir olmak. Açık ve görünür olmak.
der-kar / der-kâr
Mâlum, âşikâre olan.
(Farsça)
İçinde olan. İçte bulunan.
(Farsça)
duhan-ı mübin
Aşikâre duman. (Bu duhan hakkında iki tefsir rivayet olunmaktadır. Birisi: İbn-i Mesud Hazretlerinden mervi olduğuna göre; şiddetli açlık ve kaht seneleridir. Çünkü çok aç olan kimseye, gerek gözlerinin za'fından ve gerek çok kuraklık ve kahtlık senelerinde havanın fenalığından, semâ dumanlı görünür
füşv
Aşikâre ve zâhir olmak. Görünmek.
hıtab
Sözü âşikâre ve yüzüne söylemek.
Seninle gayrin arasında olan kelâm.
ifasa
Yumuşak söylemek.
Aşikâre söylemek. Açık açık konuşmak.
ılakıye
Aşikârelik, açıklık, meydanda oluş.
izhar
Açığa vurma. Meydana çıkarma.
Göstermek. Zâhir ve âşikâre ettirmek.
Yalandan gösteriş.
Tecvidde, iki harfin arasını birbirinden ayırıp açarak ihfâsız, idgamsız olarak okumaya denir. Bu sıfatın harfleri Huruf-ı halk denilen harflerdir.
mechuriye
Aşikâre olunmuş, açıklanmış, meydana konulmuş.
muayene
Zâhir ve âşikâre olmak, görünmek, belli olmak.
Gözden geçirme, yoklama, kontrol etmek.
mütecahir
Yüksek sesle söyleyen.
Gizlemeyen. Aşikâre yapan. Açıktan günah işleyen.
nat'
(Çoğulu: Nütu'-Entâ') Sahtiyan döşek.
Zahir olmak, âşikâre olmak, görünmek.
sada'
Kasd ve teveccüh eyleme.
Bir şeyi âşikâre söylemek.
Mevkiine tevcih ve isabet ettirmek.
Kat'etmek.
İzhar ve beyan etmek.
Yarık ve çatlak. Bir şeyi ikiye yarmak.
tahsil
Hâsıl etmek.
İlim edinmek. İlim öğrenmek veya öğretmek için çalışmak.
Vergi toplamak.
Aşikâre eylemek.
tecahür
Aşikâre olmak, açık ve belli olmak.
tecliye
(Cilâ. dan) Cilâlama, cilâ verme.
Aşikâre etmek, açıklamak.
Ruşen etmek, parlatmak.
telvih
Açıklamak.
Zâhir ve aşikâre kılmak.
Susuzluktan insanın çehresi bozulmak.
Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek.
Posa hâline getirmek.
Kocamak. Saç ağarması.
Almak.
İşaret etmek.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
asdak
MÜBAYENET
ifhamiye
nefea
Kıymetli
taife-i nisaiye
incan
Hurf
tastir
icyam
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Asikare
Kıymetli
Kabir
korum
Zararlı
Rabbim
Kamuoyu
Yūsuf
Kırıcılık
Eysi