Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Arpa
ifadesini içeren
57
kelime bulundu...
akis
Tersine dönen, vuran, çarpan. Akseden.
aks
(Çoğulu: Ukus) Hilâf, muhâlif, zıd, ters.
Gölge gibi şeylerin bir yerde eser peydâ etmesi. Sesin veya ışık gibi şeylerin bir yere çarparak geri dönmesi.
Döndürmek.
Bir şeyin evvelini ahir ve âhirini evvel yapmak.
Devenin yularının ucunu ayağına bağlamak.
<
asife
Buğday ve arpa başağını örten yapraklar.
bece
Çıban, arpacık, sivilce.
bediy
Çok âşikâr, göze çarpan.
Çölde sahrada oturan.
besek
(Besdek) Esneme.
(Farsça)
Harman yerinde toplanılarak demet yapılan arpa ve buğdaylar.
(Farsça)
bezr
Tohum. Keten tohumu. Mercimek, bakla, arpa gibi taneli tohum.
büruc
(Tekili: Burc) Burç, aslında âşikar şey mânasına gelir. Her bakanın gözüne çarpacak şeklide zâhir olan yüksek köşk mânasına da kullanılmıştır.
Bunlara teşbihen veya zuhur mânâsıyla semâdaki bir kısım yıldızlara veya bazı yıldızların toplanmasından meydana gelen şekillere ve farazi su
çağlar
Kayalara veya setlere çarparak, yerden köpürerek düşen su. Şelâle, çağlayan.
cennur
Arpa ve buğday döğdükleri yer.
cev / جو
Arpa.
(Farsça)
Arpa.
(Farsça)
cevin / cevîn / جوین
Arpadan yapılmış şey. Arpa unu.
(Farsça)
Arpadan yapılmış.
(Farsça)
cevşir
Arpa çorbası.
(Farsça)
Çulha.
(Farsça)
danık
(Çoğulu: Devânik) Bir dirhemin altıda biri ve iki kırât ağırlığı. (Her kırat beş arpa ağırlığıdır.)
Zayıf düşkün davar.
darben
Döğerek, vurarak.
Çarparak.
darib
(Darb. dan) Sütünü sağan kimseye vuran dişi deve.
Ağaçlı yer.
Karanlık gece.
Vurucu, vuran. Darbeden, çarpan. Döven.
direm
(Dirhem) Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Şimdiki üç gram ağırlık. Okka denen eski ağırlık ölçüsünün (1/400) kadarıdır. Şer'an, orta büyüklükte yetmiş tane arpa ağırlığı.
(Farsça)
Eskiden kullanılan ve beş kuruş değerindeki gümüş para. Akça.
(Farsça)
feda'
Kurban.
Uğruna verme, gözden çıkarma.
Bir yere toplanmış arpa, buğday veya hurma.
Hurma ve üzüm kurutulan yer.
fıtra
Fitre; ihtiyâcı olan eşyâdan ve borçlarından fazla olarak nisab (dinde zenginlik ölçüsü) miktârı malı, parası olan her hür müslümanın Ramazan bayramının birinci günü sabahı fakirlere vermekle yükümlü oldukları belli miktardaki buğday veya arpa yahut hurma veya kuru üzüm veya kıymetleri kadar altın v
galis
Arpa ve buğday karışımından yapılan ekmek.
göynük
Arpa torbası.
Ufak süt kabı.
Kıldan yapılmış yoğurt torbası.
guş-zed
Kulağa çarpan, işitilen.
(Farsça)
hafık
Ufkun nihayeti. Şark veya garb tarafı.
Vuran, çarpan, çırpınan.
hamer
Davarın arpa yemekten dolayı içinin ve ağzının kokması.
hubeb
(Tekili: Habbe) Buğday, mısır, arpa gibi ufak ve yuvarlak nebatatın taneleri.
hubz-ı şair / hubz-ı şaîr
Arpa ekmeği.
hufale
Arpa, buğday ve pirinç kabuğundan saçılan.
Her kabuklunun arınıp pâk olanı.
Her nesnenin kemi ve yaramazı.
Yağ tortusu.
Şıra sıkıntısı ve kepeği.
husare
Arpa, buğday ve pirinç gibi hububâtın kabuğundan düşen parçalar.
Her kabuklu nesnenin, kabuğundan ayrılıp temizlenmesi.
Şirâ sıkıntısı.
Her nesnenin fenâsı.
huvta
Arpa, buğday gibi hububat için yapılan avlu veya anbar.
ibn-i uyeyne
(Hi: 107-198) Ebu Muhammed Süfyan bin Uyeyne, ikinci derecede tâbiinden olup aslen Kufeli olduğu hâlde Mekke-i Mükerreme'de kalmıştır. Hadisde, tefsirde ve bilhassa Hadis-i Şerifleri tefsir etmede derin âlim olup yedi bin Hadis-i Şerif nakletmişti. Zâhid, müttaki ve sâlih bir zât olup kuru arpa ekme
inebe
Üzüm tanesi.
Tıb: Göz kenarında çıkan sivilce, arpacık.
kamara
Vapurlarda mevki sayılan odalar ve salonlar.
Gemide kaptan gibi erkâna mahsus odalar.
Buğday ve arpa gibi mahsul demetlerinden harman yerinde yapılan küme.
Avrupa devletlerinde millet meclisi.
kazim
(Çoğulu: Kazmân-Kazam) Gümüş.
Yazı yazmada kullanılan beyaz deri.
Davara verdikleri arpa.
kerbele
Ayaklarda olan gevşeklik. Yürüdüğünde balçık içinde yürür gibi yürümek.
Buğday ve arpa gibi hububatın kalburlanması.
keşk
Kavi, kuvvetli, sağlam.
Kabuğu çıkmış arpa.
Arpa suyu.
Yoğurt keşi.
kilece
(Çoğulu: Kilecât-Keyalic) Arpa.
Kile, mikyal.
kusale
Buğday ve arpa kesmiği.
mekilat / mekîlât
(Tekili: Mekîl) Buğday, arpa gibi kile ile ölçülen şeyler.
meslufe
Düzelmiş yer.
Kabuksuz arpa ve buğday.
miskal
Yirmidört kıratlık (4,5 gr. kadar) bir ağırlık ölçüsü. (Bir kırat, beş normal arpa ağırlığında olup, bir dirhemin 1/14 üdür.)
musale
Kuyudan ince akan damla.
Harman sonunda kalan kesmik.
Arpa ve buğday kapçığı. (Tane onun içinde olur.)
mütelatım
(Mütelatıma) Birbirine çarpan, çarpışan, çalkalanan. Dalgalı.
peşrev
(Aslı: Pişrev) Önde giden.
(Farsça)
Türk müziğinde bir saz eseri.
(Farsça)
Güreşten önce pehlivanların ellerini birbirine veya dizlerine çarparak ve biraz sıçrayarak yaptıkları oyun.
(Farsça)
Bir çeşit ok.
(Farsça)
reddet
Güzellikler arasında nazara çarpan çirkinlik.
Bir defa reddediş.
rey'
Arpa, buğday, tahıl.
Rücu', geri dönme, avdet.
Ziyade, çok.
sadaka-i fıtır
İhtiyâcı olan eşyâdan ve borçlarından fazla olarak, nisâb yâni dinde zenginlik ölçüsü miktarında malı, parası bulunan her hür müslümanın, Ramazân bayramının birinci günü sabâhı, fakirlere vermekle yükümlü oldukları belli miktarlardaki buğday, arpa, hurma veya kuru üzüm yahut kıymetleri kadar altın v
şair / şaîr / شعير
(Çoğulu: Şairât) Arpa.
Kurban devesi.
Arpa.
(Arapça)
şaire
Bir tek arpa, arpa tanesi.
(Çoğulu: Şaâyir) Tıb: Arpacık.
şairiyy
Arpa satan kimse.
selik
Arpa, buğday ve bunlara benzer hububatın yarması.
şerar
"Şerir" den mastardır ve yaramazlık mânâsına gelir.
İnsanın yüzüne çarpan ses.
sevs
Arpaya, buğdaya ve ona benzer hububata bit düşmesi.
sus
Huy, tabiat, tıynet.
Buğday ve arpa biti. Hububata düşen kurt. Güve.
Miyan kökü.
ta'vim
Arpayı ve buğdayı tutam tutam biçip yığmak.
telbine
Sütlü bulamaç aşı.
Arpa suyu.
ucale
Misafirlerin yolda yemek için götürdükleri azık.
Çiftçilerin azık diye evvelce koyup getirdikleri buğday ve arpa.
zavahir
(Tekili: Zâhir) Görünüş. Dış görünüş.
Göze çarpan yerler. Yüksek yerler.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
semi'
saniye
guş
hususen
üsküf
tevvab
kabza
kasıd
mevcudat
hitab
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Arpa
Sihirler
Man
Konum
Bârik
Istanbul
nefer
Çeviri
Kelim
denildi