LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Aklini ifadesini içeren 22 kelime bulundu...

akılfuruş

  • Aklını beğendirmeye çalışan.

akl-ı beşerin karı / akl-ı beşerin kârı

  • İnsan aklının yapacağı bir iş.

azim / azîm

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Büyüklüğüne, beşer (insan) aklının ve hiçbir mahlûkun (yaratılmışın) düşüncesinin erişemediği, hakîkatini kimsenin bilemediği zât. Allahü teâlânın büyüklüğü bildiğimiz gördüğümüz şeylerdeki büy üklük ve küçüklük gibi değildir. Bu bizim bilgimi

cerh ve ta'dil / cerh ve ta'dîl

  • Hadîs ilmine âit iki ıstılah (terim). Cerh, yaralamak. Bir hadîs âliminin, bâzı sebeplerle râvînin (hadîs rivâyet eden kimsenin) rivâyetini (naklini) reddetmesi. Ta'dîl, düzeltmek. Bir hadîs âliminin, bir râvinin rivâyetinin kabûl edilebileceğini açı klaması.

hair-i bair

  • Şaşkın, sapıtmış.
  • Aklını kaybederek ne yapacağını bilemiyen.

halb

  • Parçalama, pençeleme.
  • Birinin aklını başından alma.

havale / havâle

  • Borçlunun, alacaklıya, borcumu falan kimseden al deyip, alacaklının, bu teklife, sözleşme yerinde râzı olması. Ciro etme.

hikmet-i felsefe-i insan

  • İnsan aklının ürünü olan felsefe hikmeti, ilmi.

icazet-i külli / icazet-i küllî

  • Vaktiyle Osmanlı serdarlarına ve sefirlerine müsâlaha, muahede akdi ve sair işler hakkında verilen mezuniyet. Tam salâhiyet demektir. Bu salâhiyeti alan kumandan veya sefir, üzerine aldığı işi merkezden sormaya ihtiyaç kalmadan maslahatın icabettirdiği ve kendi aklının erdiği vechile yapıp bitirirdi

kemal-i aklı / kemâl-i aklı

  • Aklının mükemmelliği.

maaliyat / maâliyât

  • İnsan aklının yetişemediği veya zor yetiştiği yüksek fikir ve derin bilgiler.
  • İnsan aklının yetişemediği veya zor yetiştiği yüksek fikirler ve derin bilgiler.

mecnun

  • Deli. Çılgın.
  • İnsanlara çok hususta uymayan.
  • Birini çok fazla sevip aklını kaçıran. Âşık.

müstehvi / müstehvî

  • Hayran eden, aklını alan, istihva eden.

mütefelsif

  • (Mütefelsef) Filozoflaşmış. Felsefe ile aklını karıştırmış.

mütenebbih

  • Uyanmış, tenbih ile uyarılmış olan. Bir şeyden ders alıp aklını başına toplayan.

reşid / reşîd

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Mahlûkâta (yarattıklarına) doğru yolu gösterip, dilediğini bu yolda bulunduran.
  • Rüşd sâhibi yâni, dînî vazîfelerini yerine getiren ve malını tasarruf edebilen, âkıl bâliğ olan, aklını ve malını yerinde kullanan.

rikbe

  • (Çoğulu: Rikeb-Rekebât) Diz. (Diz, insanın ayaklarında olur; dört ayaklının ön ayaklarında olur.)

sırr

  • Gizli hakikat. Gizli iş. Herkese söylenmeyen şey.
  • Müşâhedetullah'ın mahalli bulunan kalbdeki lâtife.
  • İnsanın aklının ermediği şey. Allah'ın hikmeti. (Sırrını kimseye fâş etme sırrın fâş olur.Sen kendi sırrını saklayamazsanEl sana nasıl sırdâş olur.)

tada'du

  • Alçak gönüllülük gösterme.
  • Viran olma.
  • Aklını kaybetme.

tahabbut

  • Düşünmek.
  • Aklını eksiltmek, fâsid etmek.

tenebbüh

  • Uyanmak. Kendine gelmek. Aklını başına getirmek.

üsun

  • Suyun tad ve renginin değişmesi.
  • Bir kimse kuyuya girdiğinde buharından veya murdar kokulardan dolayı aklının gitmesi.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın