Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Acel
ifadesini içeren
158
kelime bulundu...
a'cel
Daha acele, en çabuk.
Acele eden kişi.
acaleten / acâleten / عجالة
Alelacele.
(Arapça)
acele / عجله
Acele.
(Arapça)
aceleten / عجلة
Çarçabuk, alelacele.
(Arapça)
acil / âcil
Aceleci.
Acele eden. Hemen.
Derhal. Peşin.
Çabuk.
Fık: Dünya.
Acele eden.
acilane / âcilane
Acele edene ait. Acele olarak.
(Farsça)
şimdiki zamana ait.
(Farsça)
acilen / âcilen
Acele olarak. Serian, derhal, müstâcelen.
(اٰجلاً) Vakti gelince, ileride, gelecekte.
(عاجلاً) Acele olarak, derhal, peşin olarak.
Acele olarak.
acul / acûl / عجول
Çok acele eden sabırsız.
Aceleci.
Aceleci, sabırsız.
Aceleci.
(Arapça)
aculane / aculâne / acûlâne / عجولانه
Acele edene yakışır suretde.
Acele acele.
(Arapça - Farsça)
aculiyet
Acelecilik.
Acelecilik. Sabırsızlık.
Acelecilik, sabırsızlık.
aheste-rev
Aheste âheste yürüyen, acelesiz, yavaş yavaş yürüyen.
(Farsça)
ahestegi / ahestegî
Yavaşlık, acele etmemeklik.
(Farsça)
ale-l-acele
Çarçabuk, acele olarak, çabuk.
alz
(Çoğulu: Alzât) Sabırsızlık.
Hastaya ârız olan titremek.
Hafiflik.
Acele
arekrek
Aceleci, acul.
Kuvvetli büyük deve.
asil / âsil
(Çoğulu: Avâsil-Usûl) Kovandan bal alan kişi.
Yürürken aceleden yele yele yürüyen kimse.
ateş-kar / ateş-kâr
Külhancı.
(Farsça)
Mc: Aceleci, kızgın veya merhametsiz adam.
(Farsça)
bagbaga
Evmek, acele.
behkeşe
Emir ve işde çabukluk, bir işi acele yapma.
besr
Yüz ekşitmek.
Talep etmek, istemek.
Acele etmek. Hamlık atmak.
bevs
Acele, ileri geçme, ileri gitme.
Bıktırıncaya kadar israr etme.
Bir kimseden kaçıp gizlenme.
Bir şeyin rengi.
çabük
Çabuk, seri, aceleli, hızlı, tez, hafif.
(Farsça)
cehadet
Tezlik, acelecilik.
cehan
Cihân, dünya, küre-i arz, arz.
(Farsça)
Sıçrayan, fırlayan, acele ve çabuk hareket eden.
(Farsça)
celabib
(Tekili: Cilbâb) Kadının bütün vücudunu örten ve dıştan giyilip bol olan çarşaf nevi. Yaşmaklar. Baş ve yüz örtüleri, ferâceler.
dafef
Çoluk çocuğun fazla oluşu.
Şiddet.
Darlık.
Hâcet.
Acele etmek.
enaet
Acele etmeyip teenni üzere olmak. Yavaş hareket.
fart
İfrat, çok aşırı olmak. Aşırılık.
Acele etmek ve ansızın gelmek.
Yollara alamet olarak konulan işâret.
ferah-rev
Acele acele ve geniş adımlarla yürüyen.
(Farsça)
fetir / fetîr
Taze nesne.
Cıvık hamur.
Acele anlaşılan.
fevr
Hemen. Birdenbire. Acele. Sür'at.
Bir adamın geldiği semt ve cihet.
Suyun kaynayıp fışkırması.
germ-mend
Acele eden, aceleci.
(Farsça)
gışaş
Az, kalil.
Evmek, acele.
hacele
(Çoğulu: Hacel-Hacelân-Haclâ) Dişi keklik.
Çeşitli elbiselerle süslü gelin evi.
hadr
Evmek, acele etmek.
Vücutta bir organın şişip yumrulaşması.
Men etmek, engel olmak.
Saçak bükmek.
hady
Evmek, acele etmek.
Rüzgârın esmesi.
halim / halîm
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Hep hilm sâhibi olan; günâh işleyenlerin, günâh işlemelerini ve emirlerine muhâlefetlerini, karşı geldiklerini gördüğü hâlde gazablanmaya ve onları cezâlandırmaya gücü yettiği hâlde, acele etmeyen. Allahü teâlâ kullarına cezâ vermekte
hasis
Çabuk. Çok aceleci.
Ayartılan, tergib ve teşvik edilen.
hayyehele
Acele et (mânasınadır).
heman
Derhâl, hemen, acele olarak, çarçabuk, o anda.
(Farsça)
herf
Acele. Sür'at, hız Hezeyan.
heri'
Acele, sür'at.
Akıcı kan.
Korkak kimse.
Zayıf kimse.
het'
Dikkatle bakmak. Acele etmek.
i'cal
Acele ettirme, çabuk yaptırma.
Öne geçme.
i'tidal-i dem
Soğukkanlı davranış. Heyecanlanmadan, acele etmeden, düşüne düşüne ve tedbirli hareket.
icalet
El kitabı. Lüzum etttiği zaman müracaat olunup faydalanılan, cepte ve elde taşınabilir küçük kitap.
Acele ile ve derhal yapılan iş.
icaleten / icâleten / عجالة
Hemen, acele olarak, seri bir şekilde.
Aceleyle, acele olarak.
(Arapça)
idlivla'
Evmek, acele.
igal
Acele ile bir kimseyi bir yere sokma.
Uzaklara gitme.
igare
Yağma etmek, hücum etmek.
Teşvik etmek. Gayrete getirmek. Acele etmek.
igşaş
Acele ettirme.
Kışkırtma, tahrik etme.
ihtifad
Acele yapma, sür'atle ve çabuk olarak işleme.
inkimaş
Acele etme. Çabuk iş görme.
isti'cal / isti'câl / استعجال
Acele olmasını istemek. Acele etmek.
Aceleci davranış.
(Arapça)
istical / istîcâl
Acele etme.
Acele etme.
istisbat
(Sebt. den) Acele etmeyip tedbirli ve hesaplı davranma.
ivedi
Aceleci, savruk. Çabuk.
ivgen
Koşan, acele eden.
ivme
Acele etme, koşma.
kabına sığmamak
t. Sabırsızlık, acelecilik.
Şişmanlamak.
karar-ı seri
Acele karar, seri karar.
kazem
Tez, seri, acele.
kebbe
İzdihamlık, kalabalık.
Cenk ve kıtal içinde sür'at etmek. Savaşta acele hareket etmek.
kiraz
Evmek, acele.
kubakıb
Acele eden kimse, aceleci.
Bir yıldan sonra olan yıl.
kubkuba
Acele etmek.
kuzu'
Evmek, acele.
ma'l
Evmek, acele etmek, tez tez gitmek.
Alıp kaçmak.
ma'maa
(Çoğulu: Meâmi) Acele etmek.
Ateşten çıkan ses.
Bahâdırların cenk içindeki haykırmaları.
mantıki kıraet / mantıkî kırâet
Acele etmeyerek fakat imlâ kaidelerine dikkat ederek, yâni virgüllerde biraz, noktalı virgüllerde biraz daha durmak, teâcüb ve istifhamları anlatmak, muhaverelerde konuşanların sözlerini ayırmak suretiyle okumaktır.
meyla'
Otsuz sahra, çöl.
Acele, hızlı, seri.
meylak
Seri ve aceleci kimse.
mez'
Evmek, acele, sür'at.
Kesmek.
mu'accel
Peşin olarak verilen. Acele ödenen şey.
muaccel / معجل / مُعَجَّلْ
Acele olunmuş, ta'cil edilmiş, mühletsiz. Peşin. Va'desiz.
Acele, peşin.
Peşin.
(Arapça)
Acele edilmiş.
(Arapça)
Acele olan, peşin.
muaccelane / muaccelâne
Acele olarak. Peşin olarak.
muaccelen
Peşin olarak.
Çabuk ve acele olarak.
müblis
Mahrum.
Hasreti şiddetli olan. Acele yapılması lüzumlu bulunan. Elzem.
mübrem
Kaçınılmaz olan. Vazgeçilmez olan. Acele yapılması lüzumlu bulunan. Elzem.
münkemiş
Acele eden, işini çabuk gören.
Buruşan, büzüşen.
mürut
Acele etmek.
Yolmak.
müsaraa / müsâraa
(Çoğulu: Müsâraât) Acele etmek. Bir şeye doğru koşmak. Sür'atle teşebbüse geçmek.
Acele, teşebbüs.
müsaraat
(Sür'at. den) Teşebbüs, girişme.
Sür'at ve acele etme.
müsaraaten
Sür'atli ve acele olarak.
müsareat / müsâreat
İbâdetleri ve hayırlı işleri yapmakta acele etmek.
müsri'
Tesr'i eden. Sür'at ve hız veren, acele ettiren, çabuk gider olan.
müsta'cel / مُسْتَعْجَلْ
Acele yapılması lüzumlu olan, çabuk yapılması gereken.
Acele yapılması istenen.
müsta'celen
(Acele. den) Çabuk ve acele olarak. Sür'atli bir tarzda.
müsta'cil
Acele yapan, çabuklaştıran.
müstacel / müstâcel
Acele yapılması gereken.
müstaceliyet / müstâceliyet
Acele yapılması gerekmek, ivedilik.
müstacil / müstâcil
Acele yapan.
müsvedde
(Seved. den) Temize çekilmek üzere yazılmış şey. İlk yazılan. Acele ile temiz yazılmayan yazı.
müteaccil
(Acele. den) Acele eden, aceleci.
müteaccilane / müteaccilâne
Acelecilikle, acele ederek.
(Farsça)
müteaccilin / müteaccilîn
(Tekili: Müteaccil) Acele edenler, aceleciler.
mütehalik / mütehâlik
(Helâk. dan) Tehâlük eden, kendini tehlikeye atacak kadar acele eden.
mütehalikane / mütehâlikâne
Acelecilikle, çabuklukla.
(Farsça)
mütelaşi
Telaş eden. Izdırab ile karışık acele eden. Telaşlı.
mütelaşiyane
Acele ve telaş ile.
mütemadih
Zararı çok olan kimse. Acele ile yapan, hızlı çalışan kimse.
mütemehhil
Teenni ve sükûn üzere olup acele etmeyen.
Zamana muhtaç, büyüyüp gelişmesi belli bir zaman içinde olan şey, tedric kanununa tabi olan.
müteserri'
(Sür'at. den) Koşan, acele davranan, sür'atli hareket eden.
na'ab
Aceleci. Hızlı yürüyen, tez giden kişi.
naks
Nakletmek.
İfsad etmek, bozmak.
Evmek. Acele etmek.
Kimseye lâkap takmak.
Ayıplamak.
Kilise çanını çalmak. Çan çalmak, çana vurmak.
neca
Evmek. Acele etmek.
Halâs olmak, kurtulmak.
nezk
Hafiflik.
Acele.
Sebkat.
sabur / sabûr
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Her şeyi vakti gelince ve belli miktarı ile yaratan, bu hususta acele etmeyen, kendisine şirk (ortak) koşan ve başka günâhları işleyerek isyân edenleri cezâlandırmaya kâdir (gücü yetici) iken, cezâ vermekte acele etmeyen.
şema'ma'
Küçük başlı.
Aceleci kişi.
semsam
(Çoğulu: Semâsim) Hafif edepsiz kişi.
Aceleci kimse.
ser'an
Evmek, acele etmek.
serian
Çabuk, tez elden, acele.
şesasa
şiddet.
Yaramazlık.
Sığır üstüne yük vurmak.
Kuru ve sert yer.
Acele.
sira'
Hızla gitmek, acele etmek.
şitab / şitâb
(Şitâften: Koşmak fiilinin kökü) Seğirtmek, koşmak. Çabukluk, acele etmek.
(Farsça)
Acele etme.
sülfe
Kişinin aceleyle hazırladığı yemek.
sür'a
Evmek, acele etmek.
ta'cil / ta'cîl / تعجيل
Acele ettirme, hızlandırma.
Acele ettirme.
(Arapça)
ta'cilat / ta'cilât
(Tekili: Ta'cil) Çabuklaştırmalar. Acele ettirmeler. Hızlandırmalar.
taaccül
Acelecilik. Acele etmek.
taaccülat
(Tekili: Taaccül) Acele etmeler. Acelecilikler.
tacil / tâcil
Çabuklaştırma, acele ettirme.
Acele ettirme, çabuklaştırma.
tafa'fu'
Evmek, acele etmek.
tahavvür
Tezlik, acelecilik.
tahdir
Acele ettirmek.
Nüzul ettirmek, indirmek.
tayyaş
Aceleci hafif kimse.
Hilebaz kimse.
te'cil
Başka zamana bırakma.
Acele etmeme. (Zıddı: Ta'cil)
tebkir
Acele etmek.
teenni / teennî / تَأَنّ۪ي
İhtiyatlı ve akıllıca davranma. Bir işte acele etmeyip bir düşünce dairesinde hareket etme. (Teude de denir)
Acele etmeden düşünerek iş görme, dikkatli davranma.
İlerisini düşünerek acele etmeden yavaş ve ihtiyatlı hareket etme.
Acele etmeme.
teheccüm
Hücum etme. Saldırma.
Acele gitme.
tekemmüş
Acele etme.
temehhül
Takdim etmek. Hayırda takaddüm etmek. İşinde acele etmemek. Teenni.
tenevvüş
Evmek, acele etmek, sür'at.
tenezzi
Evmek, sür'at, acele etmek.
tenkis
Evmek, acele etmek, sür'at.
terakkud
Acele etmek.
teressül
Acelesiz olmak, yavaş yavaş yapmak.
Harflerin mâhreclerine ve medlerine riâyet etme.
tertil
Muvafık ve yerli yerinde, güzel, uygun ve lâtif konuşmak.
Düşüne düşüne, yavaş yavaş, anlayarak okumak. Beyan eylemek ve âşikâr kılmak.
Kur'an-ı Kerim'i usul ve kaidesine göre, acele etmeksizin dura dura anlaya anlaya okumaktır. Kur'an-ı Kerim tertil üzere nâzil olmuştur.
tervie
Evmeyip tefekkür etmek. Acele etmeyip düşünmek.
tesri'
Hızlandırma, acele etme.
Hızlandırma. Sür'atlendirme. Acele ettirme.
tevahhi
Daha çabuk, acele, sür'atli.
tevezzüf
Sallanmak.
Evmek, acele etmek.
tevfiz
Evdirmek, acele ettirmek.
tevhiye
Acele etmek.
tiz-reftar / tiz-reftâr
(Tiz-rev) Çabuk yürüyüşlü, acele ile giden.
(Farsça)
tüede
Teenni etmek, acele etmeyip akıllıca davranmak.
Mühlet vermek.
ucle
Acele ile ve çabuk yapılan iş.
vefz
(Çoğulu: Evfaz) Evmek, acele etmek.
veşk
Evmek, acele etmek, sür'at.
veşkan
Hızlı ve aceleci kimse.
vezf
Evmek, acele etmek.
vezif
Evmek, acele etmek.
zelahlah
(Çoğulu: Zelahlahât) Büyük çanak.
Aceleci ve uzun boylu adam.
Derin olmayan ırmak.
zema'
Tenbel olmak.
Dehşetli olmak.
Acele etmek.
Yırtmak.
Alçak insan, kötü insan.
zemeyan
Acele.
zemu'
Aceleci ve seri kimse.
Sıçraması birbirine yakın olan tavşan.
zenyan
Men'etmek, engel olmak. Kabul etmemek, reddetmek.
Evmek, acele etmek.
Rüzgârın sert esmesi.
zeruf
Seri, hızlı, aceleci.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
musahabet
eSBAB
rusubat
HUNEFŞAN
kervan-ı beni beşer
Asbân
چشم
müsebbep
Bedi
veladet-i nebevi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Acel
Hitâp
iştigal etmek
zatı
Çeviri
Hün
aslen
Işıklı
asuman
FAHİŞE