REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Osmanlıca - Türkçe Sözlük'te İ bas kelimesini içeren 30 kelime bulundu...

adem-i basiret

  • Basiretsizlik, görüşsüzlük.

alat-ı basariye / âlât-ı basariye

  • Gözle alâkalı gözlük, dürbün gibi optik âletler.

basar-ı basiret / basar-ı basîret

  • Basiret gözü, feraset; kalbin, hakikati anlayan gözü.

basiret-i basir / basiret-i basîr

  • Kalp gözüyle gören, anlayan.

berk-i basar

  • Gözün şimşek çakması.
  • Birdenbire tepesinde çakan şimşekten mâruz olduğu dehşet ve şiddet hâlinden mecaz olarak, ansızın başına gelen mühlik hâdisenin şiddetli âlâm ve ıztırabıyla dehşet ve hayret içinde duyulan keskin intibahı ifade eder.

cehl-i basit

  • Basit cehalet, karmaşık olmayan cahillik.
  • Bilmediğini bilmek sûretiyle olan câhillik.

cihaz-ı basit

  • Basit bir organ ve cihaz.

cild-i basit

  • Basit cilt, deri.

ehl-i basiret / ehl-i basîret

  • Gerçeği kalple anlayan kişiler.

esbab-ı basita-i camide-i tabiiye / esbab-ı basîta-i câmide-i tabiiye

  • Tabiata ait câmit, basit sebepler.

fi'l-i basit

  • Gr: Basit fiil, tek kökten yapılan fiil. Meselâ: Gitmek, gelmek, olmak gibi.

galat-ı basar

  • Görme duyusunun yanılması. (Meselâ: Su içine batırılmış olan bir çubuğun, kırılmış gibi görünmesi.)

gıta-yı basar

  • Göz perdesi.

habir-i basir / habîr-i basîr

  • Kendisine hiçbir şey gizli kalmayacak şekilde bilen, herşeyden haberdar olan ve her şeyi gören Allah.

hasan-ı basri

  • (Hi: 21-110) En ileri Tâbiînden olup hadis ve fıkıhta büyük âlimlerdendir. Basra'da medfundur. Mezheb sahibi bir müçtehiddir. Sahabe-i Kiram'dan 130 zat ile görüşmüş, Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mace kendisinden hadis nakletmişlerdir.

hiddet-i basar

  • Görüş keskinliği.

hikmet-i basire / hikmet-i basîre

  • Her şeyi gören hikmet; herşeyi belli bir gayeye göre yerli yerinde yapan Allah'ın hikmeti.

idrak-i basit / idrâk-i basît

  • Tasavvuf yolcusunun kendini müşâhedede (görmede) fâni (yok) olması.

ihvan-ı basafa / ihvan-ı bâsafa

  • Mevlevi tabirlerindendir. Saf, yani kalbinde gıll u gış bulunmayan kardeşler mânâsınadır.

kudret-i basire / kudret-i basîre

  • Görünen kudret, iktidar.

kuvve-i basıra / kuvve-i bâsıra

  • Görme duygusu, görme kuvveti. (Farsça)
  • Görme duyusu.

lemh-i basar

  • (Lemhat-ül basar) Göz atma. Bakma. Çabuk bir bakış.
  • Çok az bir zaman.

lemha-i basar

  • Pek az bir zaman. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman.

musaddak-gerde-i erbab-ı basiret / musaddak-gerde-i erbâb-ı basiret

  • Basiret erbabınca tasdik edilmiş; kalp gözü açık olan ileri görüşlü kimseler tarafından onaylanmış.

musaddak-kerde-i erbab-ı basiret

  • Kalp gözü açık basiret sahipleri tarafından tasdik ve kabul edilmiş.

nimet-i basariye

  • Görme nimeti.

sada-yı basit / sadâ-yı basit

  • Sesin, bir defa tekrarı.

sani-i basir / sâni-i basîr

  • Herşeyi gören ve sanatla yaratan Allah.

semi-i basir / semî-i basîr

  • İşiten ve gören.

suret-i basitane-i zahirane / suret-i basitâne-i zahirâne

  • Görünüşteki basit şekil.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın