Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
çadır
ifadesini içeren
86
kelime bulundu...
ahbiye
(Tekili: Hıbâ) Kıldan yapılmış göçebe çadırı.
Keçe ve kıldan yapılan evlerde konup göçen Türkler.
akkam / akkâm
Deve kiralayıcısı, deve ile ücret karşılığında eşya taşıyan adam.
Hacca Surre-i Hümayun ile birlikte giden hademe.
Çadır mehteri.
ale / âle
(Çoğulu: Al) Harbe.
(C. Alât) Çadır direği.
Edât.
arka
Çadıra diktikleri direk.
Duvar içinde kerpiç ve taş arasına konulan ağaç.
asarim
(Tekili: Asrâm) Çadır toplulukları. Ayrı ayrı küçük insan grupları.
asram
(Tekili: Sırm) İnsan toplulukları, insan kümeleri.
Çadır grupları.
atnab / atnâb / اطناب
(Tekili: Tınâb) Çadır ipleri.
Ağaç kökleri.
Tıb : Vücuttaki sinirler.
İpler.
(Arapça)
Çadır ipleri.
(Arapça)
Ağaç kökleri.
(Arapça)
bedevi / bedevî
Çölde çadırda yaşayan göçebe, çöllü, Arap göçebesi.
bengah
Keçeden yapılmış olan Türkmen evi.
(Farsça)
Âmirlere ve büyük rütbeli şahıslara ait çadır.
(Farsça)
bevvan
(Çoğulu: Büven-Ebvine) Çadır direği.
bivan
Çadır direği.
büvan
(Çoğulu: Ebvine) Çadır direği, direk.
çader / çâder / چادر
Çadır.
(Farsça)
Örtü, kadınların giydiği örtü.
(Farsça)
çadernişin / çâdernişin / چادرنشين
Göçebe, çadırda yaşayan.
(Farsça)
çadır / چادر
Çadır.
(Farsça)
Örtü, kadınların giydiği örtü.
(Farsça)
çar-tak
Çardak.
(Farsça)
Dört köşe çadır.
(Farsça)
çartak / çârtâk / چارطاق
Çardak.
(Farsça)
Kare şeklinde çadır.
(Farsça)
çetr
Gece.
(Farsça)
Gölgelik, çadır, şemsiye.
(Farsça)
darb-ı hiyam / darb-ı hiyâm
Çadır kurma.
ehl-i veber ve badiye / ehl-i veber ve bâdiye
Çadırda oturan bedevi Arab, çöl ahalisi.
eknan
(Tekili: Kinân) Mahfazalar, perdeler.
Evler, odalar, hücreler. Çadırlar.
ervak
(Tekili: Revk) Revkler, perdeler, örtüler.
Çadırlar, muvakkat olarak bezden yapılan odalar.
etnab
(Tekili: Tınb) Çadır ipleri.
Ağacın kök damarları.
Vücudun sinirleri.
eysar
Çadır eteğini kazığa bağlamakta kullanılan kısa ipler.
Ot.
faze
Küçük çadır.
füsat
(Füstât) Kıl. Büyük çadır.
Kapıya asılan perde.
Cemaat.
Mısır'da bir mahallin adı.
fustat
Kıldan yapılmış büyük çadır.
(Fistat) Göçebelerin kıldan yapılan çadırı. Büyük çadır.
Kapıya asılan perde.
Cemaat.
Kıldan yapılan büyük çadır.
gurfe
Oda, çadır, çardak, cumba.
halife
(Çoğulu: Havâlif) Türklerin kıldan veya keçeden yaptıkları çadırların direği, çadır direği.
hargah / hargâh
Otağ. Büyük çadır.
(Farsça)
hatar
Bir şeyin etrafını çevreleyen çember nev'inden şeyler.
Çadırın eteklerine bağlanan parça.
hayme / خيمه
Çadır.
Çadır.
Çadır.
Çadır.
(Arapça)
hayme-gah / hayme-gâh
(Haymegeh) Çadır kurulan yer.
(Farsça)
hayme-i kebud
Mavi çadır.
Mc: Sema, gök.
hayme-nişin / hayme-nîşin
Çadırda oturan. Göçebe.
Göçebe, çadırda yaşayan bedevi.
haymegah / haymegâh / خيمه گاه
Çadır kurulan yer.
(Arapça - Farsça)
haymenişin / haymenişîn / خيمه نشين
Çadırda oturan.
Göçebe, çadırda yaşayan.
(Arapça - Farsça)
haymi / haymî
Çadır biçiminde olan.
hayyam
Çadırcı.
hıba
Yağmurdan korunmak için kurulan çadır. Tente.
hiba
(Çoğulu: Ahbiye) Abadan veya keçeden yapılmış göçebe çadırı, oba.
hical
(Tekili: Hacle) Gerdekler, gelin odaları.
Çadır kapısına asılan kalın perde.
hırz-ı binefsihi / hırz-ı binefsihî
İçerisinde mal ve eşya saklamak için yapılmış, hazırlanmış ve içine izinsiz girilemiyen ev, dükkân, çadır, depo vs. gibi mahaller. (Kasa, sandık, dolap, çuval da bu hükümdedir.)
hıyam
(Tekili: Hayme) Çadırlar.
hiyam
(Tekili: Hayme) Çadırlar, haymeler.
hiyamiyye nezareti
Tar: 1826 senesinde Yeniçeri Ocağı'nın ilgası üzerine kaldırılan Çadır Mehterleri yerine kurulan daire.
hiyem
(Tekili: Hayme) Çadırlar.
hurc
Meşinden veya çadır bezi gibi şeylerden yapılmış büyük heybe ve sandık. Meşinden yapılan bu heybe ve sandıklar arka taraflarındaki meşin kollarla hayvanların semerine bağlanır ve iki hurc bir hayvana yüklenirdi. Eski zamanın uzun yolculuklarında kullanılırdı. Eskiden İstanbulun meşhur yangınlarında
ihame
Çadır kurma.
ısare
Çadır kazığı.
Çadır ipi.
kaş'
(Kış') Şaşkın ve ahmak adam. Zayıf adam.
Açmak.
Gidermek. Dağıtmak.
Kuru deri. Deriden olan çadır.
Hamam pisliği.
Deriden yapılmış döşek.
Balgam.
katar
Arabistan yarımadasında müstakil bir devlettir. İstiklâlini 1/1/1971 de ilân etmiştir. Hükümet merkezi Doha şehridir. Üç yanı denizle çevrilidir. Halkı müslümandır. Resmi lisanı Arapçadır.
kifa
Bir parça veya iki bez (ki birbirine dikip çadır eteğini yaparlar.)
Eşitlik, beraberlik, müsâvât.
kınne
(Çoğulu: Kinen) Hurma lifinden yapılan urganın sağlam ve dayanıklı olması.
Dâne çadırı dedikleri ot.
Bir nevi devâ.
kisr
Üstünde eti çok olmayan kemik.
Çadır eteği.
mazille
Kıldan yapılma büyük çadır.
mefreş
Eskiden göç sırasında yatak ve şilte taşımada kullanılan meşinden veya çadır bezinden yapılmış harar.
mehter
(Mih-ter) Daha büyük.
(Farsça)
Reis.
(Farsça)
Seyis. Osmanlı askeri mızıkası ve buna mensub müzikçiler.
(Farsça)
Vaktiyle Bâb-ı âli çavuşu.
(Farsça)
Rütbe, nişan veya vazife alanların evlerine müjde götürenler.
(Farsça)
Tanzimattan önce Pâdişah çadırını kurmağa vazifeli asker.
(Farsça)
At uşağı.
(Farsça)
mismak
Çadırı yükseğe kaldıracak ağaç.
mistah
Yatık bardak.
Çadır direği.
Hurma yayıp kuruttukları yer.
mızreb
Büyük çadır, oba.
muhayyem
(Hayme. den) Çadırı kurulmuş ordugâh.
Kurulmuş çadır.
Çadırda yatan insan. Kamp yeri.
muhayyemgah / muhayyemgâh
Ordu çadırlarının kurulduğu yer. Ordugâh.
(Farsça)
oba
Ev biçimi, birkaç direkli, uzun bölüntülü keçeden yapılmış göçebe çadırı.
Çadırlardan müteşekkil küçük topluluk.
Göçebe ailesi. Çadır halkı.
ömer hayyam
Çadırcı Ömer mânâsında olan bu kelime, İran'ın meşhur hayâlperest ve içkiden çok bahseden bir şâirinin adıdır.
otağ / اُوتَاغْ
Padişahlarla vezirlere mahsus çadırlar. Bunlardan padişahlarınkine "Otağ-ı Hümayun", sadrazamınkine ise "Otağ-ı Asafî" denilirdi.
Büyük çadır.
perdesera / perdeserâ
Şarkı söyleyen, şarkıcı.
(Farsça)
Saz çalan, çalgıcı.
(Farsça)
Küçük çadır.
(Farsça)
perdeseray / perdeserây
Küçük çadır.
(Farsça)
Şarkı söyleyen, şarkıcı, hânende. Çalgıcı, saz çalan.
(Farsça)
pil
Topuk, ökçe.
(Farsça)
Çelik çomak oyunu.
(Farsça)
Çadır eteği tutturmada kullanılan küçük ağaç değnekler.
(Farsça)
pişhane
Balkon.
(Farsça)
Bir yere gidileceği zaman önceden gönderilen çadır ve yol eşyası.
(Farsça)
pişhayme
Pâdişah veya vezirlerin divan çadırı.
(Farsça)
rekz-i hiyam / rekz-i hiyâm
Çadır kurma.
riba
Bahar evleri, çadırlar. Arazi.
Yaz yağmurları.
sakbe
Çadır direği.
Oklava.
saye-ban
Gölgelik. Büyük çadır. Şemsiye.
Mc: Koruyan, himaye eden.
sayeban / sâyeban / سایبان
Gölgelik.
(Farsça)
Çadır.
(Farsça)
sera-perde
Saray perdesi. Eskiden harem dairesinin önüne çekilen büyük perde.
(Farsça)
Padişah çadırı, otağ.
(Farsça)
seradik
(Sürâdik) Padişaha mahsus çadır perdesi veya büyük sarayın perdesi.
Cibinlik tarzında yapılan perdeden oda.
süradik
(Serâdik) Saray perdesi. Padişaha mahsus sarayın veya çadırın perdeleri.
sürdak
(Çoğulu: Sürâdikat) Kapıya asılan perde ve çardak.
Çadır. Bezden olan ev.
tarım
(Çoğulu: Tıram) Kara çadır.
tınab / طناب
(Çoğulu: Tunub) Kazığa bağlanan çadır ipi.
Sicim, çadır ipi.
(Arapça)
tunub
(Çoğulu: Etnâb) Ağaç kökleri.
Gövdenin siniri.
Süngü eğriliği.
Çadır ipleri.
tütuk
Örtü, perde. Çadır.
veted
Çadır kazığı. Ağaç kazık. Demir mıh.
Edb: Aruzda üç harfden meydana gelen nazım.
yavuz sultan selim
(Hi: 875-926) Osmanlı Padişahlarından dokuzuncusudur. Sultan Süleyman Han'ın babası, 2. Bayezid Han'ın oğludur.Azim ve sebat örneği olan ve memleket mes'elelerinde en küçük kusurları bile afvedemiyen Yavuz Selim, Çaldıran seferine çıkmıştı. Uzun müddet seferde olan askerleri bir gün padişahın çadırı
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Geran
key
imza
kabil-i telif
aleyhissalatü vesselam
asar
tekellüm etmek
veşak
hubes
Ruşen
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
çadır
Çeviri
evva
diz dize
çar
yemin etmek
allah dâim ve bâki etsin
dağıtım
Kazanmak
Şad et