Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Öküs
ifadesini içeren
92
kelime bulundu...
abra
Bir değiş-tokuşta üste verilen şey.
Teraziyi ayarlamak için hafif gelen kefesine konulan ağırlık.
açar
İştah açmaya yarayan turşu v.s.
(Farsça)
İnişli yokuşlu yer.
(Farsça)
Karıştırılmış, birleştirilmiş.
(Farsça)
akabat / akabât / عقبات
Yokuşlar.
(Arapça)
Tehlikeli anlar.
(Arapça)
akabe / عقبه
(Çoğulu: Akabât) Bâdire. Sarp ve çıkılması müşkül yokuş.
Tehlikeli geçit. Dar ve iki tarafı pusu yeri olan boğaz.
Muhatara, tehlike.
Hastalığın veya başka bir halin en tehlikeli ve korkulur süresi.
Kızıldenizin kuzey ucunda, Süveyş'in doğu tarafında bulunan da
Sarp ve çıkılması zor yokuş, bâdire.
Tehlike.
Tehlikeli geçit.
Bugün Ürdün sınırları içinde bulunan bir şehir.
Geçilmesi güç geçit.
(Arapça)
Yokuş.
(Arapça)
aks-ül amel
İstenilen şeyin zıddı hasıl olması. Tersine oluş. (Reaksiyon)
Edb: Edebi san'atlardandır. Bir cümle veya mısrânın altını üstüne getirmekle, başka bir cümle veya mısrâ yapmaktır. Pertev paşanın: "Her düzün bir yokuşu, her yokuşun bir düzü var." mısrâında olduğu gibi.
argon
yun. Kim: A sembolü ile gösterilen renksiz, kokusuz ve tatsız bir gaz. Havada % 1 nisbetinde bulunur.
bahar
Ağız kokusu.
bayır
Az inişli yer. Fazla yokuş olmayan yer.
baz-geşt
Geri dönme.
(Farsça)
Pişmanlık, pişman olma, nedamet.
(Farsça)
Gerileme. Çöküş.
(Farsça)
becayiş
Karşılıklı yer değiştirme, değiş-tokuş.
bihr
Ağız kokusu.
buy-i ezhar
Çiçeklerin kokusu.
defer
Koltuk kokusu gibi olan pis koku.
Yemeğe kurt düşmesi.
dek
Desise, hile, dolandırıcılık.
(Farsça)
Sâil, dilenci.
(Farsça)
Dilencilik.
(Farsça)
Sağlam, metin, muhkem.
(Farsça)
Çatma, tokuşma.
(Farsça)
deng
Hayran, şaşkın, şaşmış olan, ahmak, ebleh, bön, sersem.
(Farsça)
İki katı maddenin tokuşmasından hasıl olan ses.
(Farsça)
Pergel noktası.
(Farsça)
erec
Güzel ve hoş koku. Misk ü anber ve ıtır gibi şeylerin güzel kokusu.
eric
Güzel koku. Misk, anber ve ıtır gibi hoş ve lâtif olan şeylerin kokusu.
erşem
Yemeğin kokusundan iştahı gelep karnı acıkan (adam).
Vücuduna iğne batırıp çivit ile şekil veya resim yapan adam.
faih
(Çoğulu: Fevâih) Meyve ve çiçek kokusu.
fayiha
(Çoğulu: Fevâyıh) Meyve ve çiçek kokusu.
Güzel kokulu nesne.
fen'
Malın çok olması.
Misk kokusunun etrafa yayılması.
Bir kimsenin iyiliğini ve ihsanını söyleyip methetmek.
firaz / firâz / فراز
Yukarı, yüksek.
(Farsça)
Çıkış, yokuş.
(Farsça)
Kaldıran, yükselten, yücelten.
(Farsça)
Üst, yukarı.
(Farsça)
Yokuş.
(Farsça)
gayr-ı müteaffin
Kokuşmamış.
gendide / gendîde / گندیده
Kokuşmuş, kötü kokmuş.
(Farsça)
giran / girân / گران
Ağır.
(Farsça)
Pahalı.
(Farsça)
Kokuşmuş.
(Farsça)
Katı.
(Farsça)
gül
Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhurdur. Şairlere göre bülbülün sevgilisidir. Pek çok cinsi vardır.
(Farsça)
halas
Üzüm ağacına benzer bir ağaç (yanındaki ağaca sarılır gider; hoş kokusu vardır; akik gibi taneleri olur.)
hamta
Üzüm çiçeğinin kokusu.
harmed
Kokusu ve rengi değişen.
Kara balçık.
hem-bu
Kokusu bir, aynı kokuda.
(Farsça)
Mc: Âdet ve tarzları aynı.
(Farsça)
hevesat-ı müteaffin
Kokuşmuş istek ve arzular.
inhidam-ı mutlak / inhidâm-ı mutlak
Tam bir çöküş.
inhitat / انحطاط
Çöküş, düşüş.
(Arapça)
istihaza
Kadın âdet görürken fazla kan gelmesi. (Rahimden değil de hastalıktan dolayı bir damardan gelip, tenâsül cihazı yolu ile akan kokusuz bir kandır. Buna "istihâza veya özür kanı" dendiği gibi, böyle bir kadına da "müstahâza" denir.)
ıstıkak
Tokuşmak.
istişmam
Koklamak. Kokusunu almak.
Hissetmek, sezmek, dolayısı ile anlamak.
Uzaktan haber almak.
jelatin
Tıbda ve fotoğrafçılıkta kullanılan şeffaf, renksiz ve kokusuz bir cisim. Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi kısımlarından elde edilir.
(Fransızca)
Bir cins kâğıt.
(Fransızca)
Kokusuz bir madde, bir cins kağıt.
kadah
Çömlek içinde pişen yemeğin kokusu.
kadv
Yemeğin kokusu iyi olmak.
kady
Yemeğin kokusu güzel olmak.
karanful
Yaprağı, çiçeği ve kokusu güzel ve uzun olan budaklı bir nebat. Karanfil.
kelh
Söğüt ağacına benzer, uzunca, dik bir ot. (İçi kamış gibi boş ve gâyet hafif olur; ondan hasıl olan zamka "eşk" derler, kokusu cündübâdester kokusu gibi olur, tadı acıdır.)
keud / keûd
Meşakkatli sarp yokuş.
kunan
Koltuk kokusu.
Gömlek yeni.
kutar
Kebap kokusu. Ot kokusu.
mesha'
İnişi ve yokuşu olmayan düz yer. Düzlük.
Ufak taşlı, otsuz düz yer.
Yürüdüğünde iki uyluğu birbirine sürüşen zayıf kadın.
Uylukları ince ve zayıf olan kadın.
mesnun
Sünnet olan. Sünnet olmuş olan.
Âdet edilen şey.
Bilenmiş bıçak.
Üzerinden ömürler geçmiş olan.
Şekillendirilmiş.
Kalıba dökülmüş.
Kokusu değişmiş.
muavaza / muâvaza / معاوضه
Değiştokuş.
(Arapça)
mübadele / مبادله
Bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi, değiş-tokuş, trampa, takas.
Değiştokuş, alışveriş.
(Arapça)
mübadele etme
Alışverişte bulunma, değiş tokuş etme, alma verme.
münhadir
İnişli, eğik.
Yokuşaşağı inen.
mutazavvı'
Güzel kokusu etrâfa yayılan.
müteaffin / متعفن / مُتَعَفِّنْ
Kokuşmuş.
Kokuşan.
Kokuşmuş.
(Arapça)
Kokuşmuş.
mütefessih / متفسخ
Bozulmuş, kokuşmuş, çürümüş.
(Arapça)
mütehaddir
Yuvarlanan, yokuş aşağı giden.
mütenessim
(Nesim. den) Rüzgâr kokusu olan. Rüzgâr koklıyan.
nakş-ı kelami / nakş-ı kelâmî
Sözle ilgili nakış, süs, söz dokusu.
neffah
Hayır sâhibi ve iyiliksever kimse.
Kokusu çok.
nişib ü firaz
İniş ve yokuş.
nühaz
Yokuş.
Güç yer.
nuhre
Kemik dokusunun çürümesi.
nükhet
Râyiha. Ağız kokusu.
Günahlı sözler. Hoş olmayan günah olan söz, kelime.
papez
İnişi ve yokuşu olan yer.
(Farsça)
rampa
İki geminin birbirine veya bir geminin iskeleye yanaşıp bitişmesi.
(Fransızca)
Şose veya demiryolundaki yokuş.
(Fransızca)
Trenin eşya almağa mahsus yanaştığı set.
(Fransızca)
refse
Tokuşmak.
saade
Yokuş başı.
sadme / صدمه
Çarpma, vurma, tokuşma.
(Arapça)
Musibet.
(Arapça)
sarat
Suyun çok durmaktan dolayı renginin ve kokusunun değişmesi.
satt
Cemaat, topluluk.
Cesediyle tokuşmak.
Kovmak, def'etmek.
Zor bir işe giriftar etmek.
saud
İnişli ve yokuşlu yer.
sehek
Balık kokusu.
Demir pası.
Rüzgârın yerden savurduğu toprak.
Bir şeyin pis pis kokması.
şemim-i cibal
Dağların güzel kokusu.
şemmam
Yeşil, kızıl ve sarı hatları ve güzel kokusu olan küçük bir cins kavun.
seniyye
(Çoğulu: Senâyâ) Ön dişlerin birisi.
Sarp ve yokuş yerde olan yol.
şerab / şerâb
Alkollü içkilerden. Pişmemiş üzüm suyunun havasız fıçılarda durmasıyla gaz habbeleri (kabarcıkları) ve köpük çıkararak kokuşup mayalanması netîcesinde meydana gelen ve içilince sarhoş eden içki. Hamr.
şiyat
Yanmış yün ve pamuk kokusu.
sıyk
Kesif toz ve fena ter kokusu.
sunan
Koltuk kokusu.
taaffün / تعفن / تَعَفُّنْ
(Ufunet. den) Çürüyüp kokuşma. Leş kokusu. Fena ve pis kokular.
Bozulma, kokuşma, çürüme.
Kokuşma.
Kokuşma.
(Arapça)
Taaffün etmek:
Kokuşmak.
(Arapça)
Kokuşma.
taaffunat / taaffunât
Kokuşmalar, kokuşmuş şeyler.
taaffünat / taaffünât
Kokuşmuş ve kötü koku yayan şeyler.
Kokuşmalar.
tahaddür
(Hadr. dan) İnişe doğru akıp gitme.
Yokuş aşağı hızla inme.
tahliye
(Haly. den) Süslemek. Donatmak. Donatılmak.
Tatlılandırmak.
Kim: Bir madde içine hassasını veya kokusunu değiştirmek için şeker, baharat ve benzeri gibi şeyleri katmak.
tasadüm
Tokuşmak.
tasdim
Tokuşmak.
tazavvu'
Bir şeyin güzel kokusunun etrafa yayılması.
tefessüh
Kokuşup bozulma.
tervih
(Çoğulu: Tervihât) Râyiha verme. Kokutma. Kokusunu artırma.
Rahatlandırma.
tesadüm / tesâdüm / تصادم
Çarpışma, tokuşma.
(Arapça)
Tesâdüm etmek:
Çarpışmak, tokuşmak.
(Arapça)
tib / tîb
(Çoğulu: Etyâb) Güzel koku. Güzel kokusu için sürülen şey.
ufunet / ufûnet
Pis koku, kokuşmuşluk.
Çıban veya yaranın çürüyüp fena kokması.
İltihab.
Her hangi bir maddenin çürümesinden hasıl olan pis koku, çürük kokusu.
Sıkıntı veren manevî ağırlık.
Pis koku, kokuşmuşluk.
zerneb
Turunç kokusu gibi güzel kokan bir ot.
Fercin dışarısında olan et.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
sırlı
usul ve erkan-
lugat
zemanı
Tevacud
mücerred
TEDEHHÜŞ
lebün
dildar
Tenzih
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Öküs
MAtah
hû
BAYRAK
Ma oda
büyük anne
görmemek
gizemli
göç etmek
gelecek zaman