REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te şükre ifadesini içeren 34 kelime bulundu...

eyyub / eyyûb

  • (A.S.) : Kur'ân-ı Kerim'de ismi geçen İshak Aleyhisselâm'ın oğlu olan Ays'ın evlâdından Eyyûb Aleyhisselâm, bir peygamber idi. Pek çok malı ve Şam tarafında çok mülkü vardı. Her makbul kulunu ve peygamberini Allah imtihana çektiği gibi onu da denedi. Cümle emlâki emvâli elinden gitti. O yine şükrett

gams

  • Suyu şiddetli içmek.
  • Bir şeyi hakir görmek, birisine iftira etmek.
  • Nimete şükretmemek.
  • Göz yummak.

hamd ve medh ü sena / hamd ve medh ü senâ

  • Şükretme ve övme.

hamd ve sena / hamd ve senâ

  • Şükretme ve övme.

hamid / hâmid / حامد

  • Hamd eden, şükreden. (Hz. Muhammed (s.a.v.)'in lakabı.)
  • Cenab-ı Hakk'a hamd ü sena eden. Allah'a şükreden.
  • Hz. Peygamber'in (A.S.M.) isimlerindendir.
  • Hamd eden, şükreden. (Arapça)

ihtimal

  • (Haml. den) Mümkün olma, belki. Olması mümkün görünmek.
  • Kabul eylemek.
  • Yükselip götürmek.
  • İhsana mukabil şükretmek.
  • Kızma ve hiddetlenmekten dolayı yüzünün rengi değişmek.

isna

  • Medih ve senâ etmek, sitâyişte bulunmak.
  • Şükretmek.

medar-ı hamd / medâr-ı hamd / مَدَارِ حَمْدْ

  • Şükre sebeb.

medar-ı şükran / medâr-ı şükrân / مَدَارِ شُكْرَانْ

  • Şükre sebeb.

medar-ı şükür / medâr-ı şükür / مَدَارِ شُكُرْ

  • Şükre sebeb.

meşkur / meşkûr

  • Şükre lâyık olan. Teşekküre ve kendine şükredilmeğe lâyık olan. Kendine şükür arzolunan. Az şükredene çok ihsan eden.
  • Kendisine şükredilen.
  • Şükre lâyık olan.

minnet

  • Yapılan bir iyiliği, verilen bir şeyi başa kakma. Minnetin bu kısmı İslâmiyet'te yasaklanmıştır.
  • Görülen iyiliğe karşı teşekkür etme.
  • Allahü teâlâya hamd ve senâ etmek, şükretmek.
  • Nîmete kendi eliyle, kendi çalışmasiyle kavuşmadığını, Allahü teâlânın lütfu ve ihsânı o

müfettiş-i şakir / müfettiş-i şâkir

  • Şükreden denetleyici.

muhtac-ı müteşekkir

  • Kendisine verilen nimetlere şükreden, pek çok şeye muhtaç olan.

müteşekkir / مُتَشَكِّرْ

  • Şükreden, teşekkür eden.
  • Şükreden.
  • Şükreden, iyiliğe karşı nazikâne davranan.
  • Şükreden.

müteşekkirane / müteşekkirâne

  • Şükrederek, şükür etmek suretiyle. (Farsça)
  • Verdiği nimetlerden dolayı Allah'a şükrederek.
  • Şükrederek, teşekkür edercesine.

na-sipas

  • Nankör. Şükretmeyen. (Farsça)

sabir

  • Tahammül eden, sabreden, bekleyen. Zorluğa karşı göğüs geren, hâlinden şikâyet etmeyip acı ve sızıya katlanan. Belâ ve musibete karşı şikâyet etmeyip Allah'a (C.C.) şükreden.

sabr-ı cemil

  • Allah'tan gelen bir acıya sabretme. Şükrederek sabır.

şakir / şâkir / شاكر / شَاكِرْ

  • Allaha şükreden. Hâlinden memnuniyetini bildiren.
  • Şükreden.
  • Hâlinden memnun olup şükreden.
  • Şükreden.
  • Şükreden.

şakirane / şakirâne / şâkirâne

  • Şükrederek. şükretmek suretiyle. (Farsça)
  • Şükredene yakışır şekilde, şükrederek.
  • Şükreden gibi.

şakirin / şâkirîn

  • Allah'a şükredenler.

şayan-ı menn ü şükran / şâyân-ı menn ü şükrân

  • Minnet ve şükre lâyık.

secde

  • Allah'ın (C.C.) huzurunda yere kapanış. İbadet ve Allah'a (C.C.) memnuniyetini ve itaatini bildirmek veya şükretmek için yere kapanarak alın, burun ucu, eller, dizler ve ayak uçları yere gelecek şekilde yapılan en büyük tazim ifade eden hareket. Namazın bir rüknü.

secde-i şükran

  • Şükür secdesi. Şükretmek maksadıyla yapılan secde.

şekur / şekûr

  • Çok şükreden. Allahın (C.C.) lütuflarına karşı pek fazla memnuniyetini, sevincini gösteren. Az şükredene dahi çok nimet veren Allah (C.C.).
  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kendisi için yapılan az tâate yüksek dereceler ihsân eden, sayılı günlerde yapılan ibâdete, sayısız mükâfât veren.
  • Çok şükreden, kendisine ihsân edilen nîmetlerin kıymetini bilip, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyetle O'
  • Çok şükreden.

sipas

  • Şükretme, dua etme. (Farsça)

sipas-dar / sipas-dâr

  • Hamdeden, şükreden. (Farsça)

sipasgüzar / sipasgüzâr / سپای گزار

  • Şükreden. (Farsça)

şükran

  • İyilik bilmek. Minnettarlık. Şükretme hâli.

tahdis

  • Anlatma, şükrederek dile getirme.

takdis

  • Büyük hürmet göstermek. Mukaddes bilmek.
  • Cenab-ı Hakk'ın kusursuz, pâk ve her hususta noksansız olduğunu bildirmek, söylemek ve Allah'a (C.C.) şükretmek.

tayr-ı müsebbih ve hamid / tayr-ı müsebbih ve hâmid

  • Allah'ı tesbih eden ve şükreden kuş.

teşekkür

  • Şükretme.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın