REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te İçki ifadesini içeren 78 kelime bulundu...

alkol / mey

  • Mayalanmış içkilerin damıtılmasıyla elde edilen sıvı madde. (Fransızca)

ayyaş / ayyâş

  • Haram içki içen. şarhoş.
  • Haram içkileri çok içen.

bade / bâde / mey / باده

  • Şarap, içki.
  • Şarap, içki. Kadeh. (Farsça)
  • İçki. (Farsça)
  • Şarap. (Farsça)

badehar / bâdehâr / باده خوار

  • İçki içen. (Farsça)

badekeş / bâdekeş

  • İçki içen.

badenuş / bâdenûş / باده نوش

  • İçki içen. (Farsça)

batıl satış / bâtıl satış

  • Sahîh olmayan, yâni dînen bulunması lâzım gelen şartların hepsi veya bir kısmı bulunmayan satış, alış-veriş. Satılacak malın mütekavvim olması (kullanılmasına dînen izin verilmesi, kıymetli ve kullanılabilir olması) bu şartlardandır. Buna göre; domuz, içki ve denizdeki balık mütekavvim değildir.

bekri / bekrî / بكری

  • Erken. Sabah.
  • İçkiye çok düşkün. Sarhoş.
  • İçki düşkünü. (Arapça)

berrat

  • Bıçkı.
  • Törpü.

besile

  • Kap içinde kalmış içki artığı.

bezm / بزم

  • Eğlence meclisi. (Farsça)
  • İçki meclisi. (Farsça)

bira

  • (Felemenkçe) İçinde alkol bulunan ve bu sebeple haram olan bir cins içki.

dem / دم

  • Zaman. (Farsça)
  • Nefes. (Farsça)
  • İçki. (Farsça)

derya-nuş

  • Çok fazla içki içen. (Farsça)

dest-erre

  • El bıçkısı. Testere.

destere / دستره

  • Testere, bıçkı. (Farsça)

efavik

  • (Tekili: Fuvâk) Hıçkırıklar.

enuşe

  • Hoş, mes'ut, saadetli. (Farsça)
  • Genç padişah. (Farsça)
  • şarab, içki. (Farsça)

ergande

  • Hırslı, öfkeli. (Farsça)
  • İçkiye düşkün olan sarhoş. (Farsça)

erre

  • Tahta kesecek dişli âlet, bıçkı. (Küçüğüne verilen testere ismi bundan gelir.) (Farsça)

erre-hane / erre-hâne

  • Bıçkı yeri, hızar. (Farsça)

erre-keş

  • Bıçkıcı. (Farsça)

eş'iya

  • (A.S.) Beni-İsrail peygamberlerindendir. (M.Ö. 759-700) tarihlerine kadar Beni-İsrail arasında peygamberlik yapmış, birçok mucizeler göstermiştir. Zamanının padişahı tarafından takib ettirilerek bir ağaç oyuğunda gizli olduğu halde, ağaçla beraber biçki ile kesilerek şehid edilmiştir. 66 babdan ibar

feyhec

  • İçki ölçülen bardak. Şarab. Hamr. Bâde.

fuak

  • Can çekişme.
  • Midenin çekilip toplanması.
  • Hıçkırık.

füvak

  • (Çoğulu: Efâvık) Hıçkırık.

gasak

  • (Gusuk-Gasekan) İlk koyu karanlık.
  • Küfrün karanlığı.
  • Gözün dumanlanıp, seçemez olması.
  • Göz kararması.
  • Herhangi bir şeyin akması, dökülmesi.
  • Çok soğuk ve fena kokan içki veya su.
  • Kuvve-i şeheviyye.
  • Seyelân.

hadd-i sekr

  • Fık: Şarap haricindeki diğer içkilerin bil'ihtiyar içilmesinden hâsıl olan sarhoşluğun icab ettirdiği ceza.

hadd-i şürb

  • Fık: Az veya çok miktarda şarap (alkollü içki) içilmesinden dolayı uygulanacak ceza.

hamr

  • Ekşi. Şarap. İçki olup sarhoşluk veren şey.
  • Birine bâde içirmek.
  • Bir hususu söylemeyip setreylemek. Ketmeylemek.
  • Şarab, sarhoşluk veren içki.

hanut

  • (Çoğulu: Havânit) Meyhane, içki içilen yer.
  • Dükkân.

hazar

  • Tahta ve kereste kesmeğe mahsus su ile işler büyük bıçkı.

hazim / hazîm

  • Sarhoş. İçki içip akli müvazenesini kaybetmiş olan.

humar

  • Sarhoşluk veren ve haram olan içkiden sonra gelen baş ağrısı.
  • Sersemlik.
  • Bir şeyin acısı burnundan gelmesi.

iskerek

  • Hıçkırık. (Farsça)

işret / عشرت / عِشْرَتْ

  • İçkili toplantı.
  • İçki. Alkollü meşrubat.
  • İçki içme. Alkollü içki kullanma.
  • İçkili eğlence, sefahet.
  • İçki. (Arapça)
  • İçki alemi. (Arapça)
  • İçki içme.

işretgah / işretgâh

  • İşret edip içki içilecek yer. (Farsça)

işretsaz

  • İşret eden, içki içen. (Farsça)

kadeh / قدح

  • Bardak. (Arapça)
  • İçki kadehi. (Arapça)

kefir

  • İnek ve deve sütlerinin mayalanmasından elde edilen tadı keskin alkollü bir içki.

meeka

  • Ağlamaktan ârız olan hıçkırık.
  • Gayretlenmek, gayrete gelmek.

meşrubat

  • İçilen şeyler. Herhangi bir içilecek şey. Şarap. ("Hamr" denen içkiye de şarap denir.)

mey / مى

  • Şarap, içki. (Farsça)
  • Şarap. (Farsça)
  • İçki. (Farsça)

mey-aşam

  • İçki içen. Şarap içen. (Farsça)

mey-güsar

  • İçki arkadaşı. Birlikte içki içen. (Farsça)

mey-hane

  • İçki satılan ve içilen yer. (Farsça)

mey-har

  • (Mey-hâre) İçki içen, içkici, ayyaş. (Farsça)

mey-keş

  • İçki içen, şarap içen. (Farsça)

meyhane / meyhâne / ميخانه

  • Şarap içilen yer, içkievi. (Farsça)

meyhar / meyhâr / ميخوار

  • İçkici. (Farsça)

mıktal

  • (Çoğulu: Mekâtıl) Bıçkı.

minşar / minşâr / منشار

  • (Çoğulu: Menâşir) Testere, biçki.
  • Bıçkı. (Arapça)

müskir

  • Sarhoş edici, şarap ve içki.
  • Haram içki.

müskirat / müskirât

  • Haram içkiler.

muye

  • Hıçkıra hıçkıra ağlama. (Farsça)

muyeger

  • Hıçkıra hıçkıra ağlayan. (Farsça)

neytal

  • (Çoğulu: Neyatîl) Belâ, musibet, felâket, meşakkat.
  • Kova.
  • İçki ölçeği.

nuhat

  • Hıçkırma.

nuşende

  • (Çoğulu: Nuşendegân) İçki içen kimse. (Farsça)

ömer hayyam

  • Çadırcı Ömer mânâsında olan bu kelime, İran'ın meşhur hayâlperest ve içkiden çok bahseden bir şâirinin adıdır.

peymanekeş

  • İçki içen. (Farsça)

rah

  • (Çoğulu: Rayâh) Şarap, içki, hamr.
  • El ayası mânâsına olan "Râha'nın C."
  • Gitmek.

sagar / sâgar / ساغر

  • İçki bardağı. Kadeh. (Farsça)
  • Kadeh, içki kadehi. (Arapça)

saki / sâkî / ساقى

  • (Saky. dan) Sulayan, içecek su veren, sucu.
  • Kadeh sunan. İçki sunan.
  • İçki sunan. (Arapça)
  • Saka. (Arapça)

şarab

  • İçilecek şey. İçki.
  • Mey. Bâde. Hamr. İçilmesi haram olan bir içki.
  • Şarap, içki, bu isim helâl içkileri de kapsar.

şarib-ül leyli ve-n nehar

  • Gece gündüz içki içen. Devamlı sarhoş.

şaribülleyli vennehar / şâribülleyli vennehâr / شارب الليل والنهار

  • Ayyaş, gece demez gündüz demez içki içen. (Arapça)

şehik / şehîk

  • Hıçkırıkla içini çekme.
  • Nefesi dışarı çıkarma. Soluk alma.
  • Nefesi dışarı çıkararak eşeğin anırması.
  • Hıçkırıkla karışık iç çekme.

şehka

  • Hıçkırık. Keskin çığlık.

seker

  • Hurmadan elde edilen içki, bir nevi şarap.

şenc

  • Hıçkırık tutmak.

şerab / şerâb

  • Alkollü içkilerden. Pişmemiş üzüm suyunun havasız fıçılarda durmasıyla gaz habbeleri (kabarcıkları) ve köpük çıkararak kokuşup mayalanması netîcesinde meydana gelen ve içilince sarhoş eden içki. Hamr.

süfeha

  • (Tekili: Sefih) Sefihler. İçkici, müsrif ve günahkâr kimseler.

şüfre

  • (Çoğulu: Eşfâr) Yassı büyük bıçak.
  • Gön ve sahtiyan kestikleri bıçkı.
  • Kılıç ağızı.
  • Kirpik biten yer.

tıla'

  • Tâze üzüm şırasının, ateşte veya güneşte ısıtılarak üçte birinden fazlasının uçmasıyla elde edilen içki.

ümm-ül habais / ümm-ül habâis

  • Şarap, rakı gibi haram olan içki.

ümmü'l-habais / ümmü'l-habâis

  • (Kötülüklerin anası) şarap, içki.

zefir

  • Çok şiddetli ses.
  • Hıçkırıkla nefes vermek. Göğüs geçirmek.
  • Ağlatmak.
  • İnlemek.
  • Ateş gürültüsü.
  • Eşek anırtısının evveli.
  • Belâ.
  • Hıçkırarak nefes verme, ağlama.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın