REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te SEVGİLİ ifadesini içeren 158 kelime bulundu...

ab-ı ru-yi habib-i ekrem / âb-ı rû-yi habîb-i ekrem

  • Allah'ın sevgili kulu olan Hz. Muhammed'in (a.s.m.) yüz suyu.

afet / âfet / آفت

  • Afet, bela, felaket. (Arapça)
  • Güzel sevgili. (Arapça)

afitabcemal / âfitâbcemâl / آفتاب جمال

  • Güzel yüzlü, parlak yüzlü, yüzü güneş gibi parlayan, sevgili, maşuk. (Farsça - Arapça)

ahbap

  • Dostlar, sevgililer.

ahibba / ahibbâ / احبا

  • Dostlar, sevilenler; sevgililer. (Arapça)

ahu-yi simin

  • Sevgili.
  • Sâki.

aram-ı can / ârâm-ı cân

  • Gönül rahatı.
  • Sevgili, sevilen güzel.

aram-ı dil / ârâm-ı dil

  • Sevgili, sevilen güzel.
  • Gönül rahatı.

aşk-ı mecazi / aşk-ı mecazî / aşk-ı mecâzî / عَشْقِ مَجَاز۪ي

  • Gerçek sevgiliye değil, geçici ve sınırlı bir güzelliğe karşı duyulan sevgi.
  • Geçici sevgililere yönelik aşk.

asnım

  • (Tekili: Sanem) Putlar.
  • Sevgililer.

azam-ı aktab / âzam-ı aktâb

  • Kutupların, Allah'ın sevgili kulları velilerin ileri gelenlerinin en büyükleri.

aziz / azîz

  • İzzetli. Çok izzetli. Sevgili. Çok nurlu.
  • Dost.
  • Şerif.
  • Nadir.
  • Dini dünyaya âlet etmeyen.
  • Sireti temiz.
  • Ermiş. Mânevi kudret ve kuvvet sahibi.
  • Mağlup edilmesi mümkün olmayan ve daima galib olan manasında Cenab-ı Hakk'ın bir ismidir.

azize / azîze / عزیزه

  • Sevgili. (Arapça)
  • Saygın. (Arapça)

azra

  • Medine-i Münevvere'nin bir ismi.
  • Sevgili. Mahbûbe.
  • Delinmemiş inci.
  • Üzerinde yürünmemiş kum. Kız olan kız.
  • Hz. Meryem'in bir vasfı.

ban

  • Dam, çatı.
  • Sorgun ağacı. Bey söğüdü.
  • yun. Sevgilinin boyu. Farsçada kelime sonuna gelerek, Türkçedeki "ci, cu" ekleri yerini tutan mânâda kullanılır. Meselâ: Bağban: Bağcı.

behkele

  • Nârin vücutlu kız, sevgili.

beyne'l-evliya

  • Allah'ın sevgili kulları arasında.

cam-ı sim

  • Sevgilinin çenesi.

can / cân / جان

  • Ruh. (Farsça)
  • Can. (Farsça)
  • Sevgili. (Farsça)

can-bahş

  • Hayat bağışlayan, can veren. Sevgili. Cenâb-ı Hak. Allah. (Farsça)

cana / cânâ / جانا

  • Ey sevgili! Ey can! (Farsça)
  • Ey sevgili.
  • Sevgilim, ey sevgili. (Farsça)

canan / cânân / جانان

  • Sevgili, güzel, sâhib-i cemâl. (Farsça)
  • Canlar, ruhlar. (Farsça)
  • Sevgili.
  • Sevgili.
  • Sevgili. (Farsça)

canane / cânâne / جانانه

  • Sevgili. (Farsça)

canşikar / canşikâr

  • Öldürücü. (Farsça)
  • Mc: Can avlayan veya öldüren. Sevgili, mahbub. (Farsça)

cefa-pişe

  • Gaddar, cebbar, zâlim. (Farsça)
  • Sevgili, mâşuk, sevilen. (Farsça)

cefapişe / cefâpîşe / جفاپيشه

  • Üzmeyi huy edinmiş, cefa eden. (Arapça - Farsça)
  • Aşığını üzen sevgili. (Arapça - Farsça)

cemiyet-i ahbap

  • Sevgililer topluluğu.

cennet-i canan / cennet-i cânan

  • Canların, sevgililerin buluştuğu Cennet.

ciğer-guşe / ciğer-gûşe

  • Evlât, yavru. (Farsça)
  • Sevgili. Mâşuk. (Farsça)

ciğer-pare / ciğer-pâre

  • Sevgili yavru, evlâd. (Farsça)

cigerguşe / cigergûşe / جگرگوشه

  • Ciğerköşe, evlat. (Farsça)
  • Sevgili. (Farsça)

ciğerpare / ciğerpâre

  • Ciğer parçası, sevgili yavru.

dil-dar

  • Kalbi hükmü altında tutan. Sevgili, mâşuk. (Farsça)

dilaşub / dilâşûb / دل آشوب

  • Gönül karıştıran, sevgili. (Farsça)

dilbend / دلبند

  • Gönül bağlanan, sevgili. (Farsça)

dilber / دلبر

  • Gönül alan, güzel, sevgili. (Farsça)

dilcu / dilcû / دلجو

  • Gönlün aradığı, güzel, sevgili. (Farsça)

dildar / dildâr / دلدار

  • Gönül tutan, sevgili. (Farsça)

dilefruz / dilefrûz / دل افروز

  • Gönül aydınlatan, sevgili. (Farsça)

dilfirib / dilfirîb / دل فریب

  • Gönül aldatan, sevgili. (Farsça)

dost / دوست

  • (Çoğulu: Dostân) Sevilen insan, muhib, yâr. (Farsça)
  • Erkek veya kadın sevgili, mâşuk, mahbub, mâşuka, mahbube. (Farsça)
  • Hakiki dost ve âşıkların ve âriflerin âşık oldukları Allah. (Farsça)
  • Sevgili. (Farsça)
  • Yakın arkadaş. (Farsça)
  • Tanrı. (Farsça)

dua ordusu / duâ ordusu

  • Sıkıntı ve darda kalan müslümanlara duâları ile yardımda bulunan Allahü teâlânın sevgili kulları, velîler.

dürc / درج

  • Kutu. (Arapça)
  • Mücevher kutusu. (Arapça)
  • Sevgilinin küçük ağzı. (Arapça)

dürdane / dürdâne / دردانه

  • İnci tanesi. (Arapça - Farsça)
  • Sevgili. (Arapça - Farsça)

dürr-i can / dürr-i cân

  • Canın incisi. Çok sevgili. (Farsça)

dust / dûst / دوست

  • Dost. (Farsça)
  • Sevgili. (Farsça)
  • Tanrı. (Farsça)

ehabb

  • Çok sevgili. En sevgili.

ehabb-ı ehibba

  • Dostların, ahbabların en sevgilisi.

ehibba

  • (Tekili: Habib) Habibler, dostlar, sevgililer.

ehl-i beyt

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın bütün âile fertleri. Mübârek zevceleri, çocukları, kızı hazret-i Fâtıma ile hazret-i Ali ve bunların mübârek evlâdları olan hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn'den kıyâmete kadar gelecek nesilleri.

ehver

  • Sevgili, mâşuk. (Farsça)

el-kasibü habibullah / el-kâsibü habibullah

  • Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) ma'rifetini ve rızâsını kazanan onun habibidir, sevgili kuludur. (Hadis meâli)

enis / enîs / انيس

  • (Üns. den) Dost, arkadaş, ünsiyet edilmiş olan. Alışılmış, kendisi ile ülfet edilmiş olan. Sevgili.
  • Sulu ve ağaçlı yerlerde bulunan ve sesi gayet hoş bir kuş. Çeşitli nağmelerde öter, kâh deve gibi kükrer ve at gibi kişner; insana alışır.
  • Yaban horozu.
  • Dost. (Arapça)
  • Sevgili. (Arapça)

evdad

  • (Tekili: Vedid) Sevgililer, sevilenler.

evliya / evliyâ

  • Velîler, Allah'ın sevgili kulları.
  • Velî kelimesinin çoğuludur.
  • Dostlar.
  • Allahü teâlânın sevgili kulları, nefsin esâretinden kurtulup, sözleri, işleri ve hareketleri İslâmiyet'e uygun olanlar, devamlı Allahü teâlâyı hatırlayıp, ananlar.

evliyaullah / evliyâullah

  • Allah'ın sevgili kulları.
  • Allahın velîleri, sevgili kulları.

fahr-i enam / fahr-i enâm

  • Yaratılmışların kendisiyle övündüğü zât. Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm için kullanılan hürmet ve saygı ifâdesi. Gece-gündüz dilimde, salât-ü selâm, O mübârek rûhuna, ey Fahr-ül-enâm.

fahrü'l-alemin ve habib-i rabbü'l-alemin / fahrü'l-âlemîn ve habib-i rabbü'l-âlemîn

  • Kâinatın övgüsüne sahip ve Alemlerin Rabbinin sevgilisi, Muhammed (a.s.m.).

fakdü'l-ahbap

  • Sevgililerin, dostların yok oluşu, onları kaybetme.

fena fillah / fenâ fillah

  • Kalbin yalnız Allahü teâlâyı sevmesi, O'nun beğendiği şeylerde fâni olmak yâni O'nun sevdiklerini sevmek O'nun sevdiklerini kendi için sevgili bilmek.

gavsü'l-vasılin / gavsü'l-vâsılîn

  • Hakikate, marifete ermiş anlamına gelen, Allah'ın sevgili kulu, irşad eden büyük zât.

gül

  • Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhurdur. Şairlere göre bülbülün sevgilisidir. Pek çok cinsi vardır. (Farsça)

gulampare

  • Dost, sevgili, mahbup. (Halk ağzında kulampara şeklinde kullanılır.)

habaib

  • (Tekili: Habibe) Habibeler, sevgili kadınlar.

habib / habîb / حبيب / حَب۪يبْ

  • (Hubb. dan) Sevilen. Sevgili. Seven. Dost.
  • Allah'ın en sevdiği kul olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (a.s.m.).
  • Sevgili.
  • Sevgili mânâsına Muhammed aleyhisselam.
  • Sevgili, dost.
  • Sevgili, sevilen.
  • Sevgili. (Arapça)
  • Dost. (Arapça)
  • Hz. Muhammed. (Arapça)
  • Sevgili.

habib-i ekrem / habîb-i ekrem / حَب۪يبِ اَكْرَمْ

  • Lutuf ve cömerdliği çok olan sevgili (Peygamberimiz asm).

habib-i hakiki / habîb-i hakikî

  • Gerçek sevgili olan Allah.

habib-i hüda / habib-i hüdâ

  • Allah'ın en sevgili kulu; Hz. Peygamber (a.s.m.).
  • (Hüdâ'nın sevgilisi); Hz. Muhammed (s.a.v.).

habib-i kibriya / habib-i kibriyâ / habîb-i kibriya

  • Allah'ın en büyük sevgilisi ve yüce peygamberi olan Hz. Muhammed (a.s.m.).
  • Kibriyanın sevgilisi. Hz. Muhammed (s.a.v.).

habib-i kuddus / habib-i kuddûs

  • Pak ve temiz olan Allah'ın sevgilisi; Hz. Muhammed (a.s.m.).

habib-i rabbü'l-alem / habîb-i rabbü'l-âlem

  • Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sevgilisi, Hz. Muhammed.

habib-i rabbü'l-alemin / habîb-i rabbü'l-âlemîn

  • Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sevgilisi, Hz. Muhammed.

habib-i rahmani / habib-i rahmânî

  • Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah'ın sevgili kulu; Hz. Muhammed (a.s.m.).

habib-i yezdan / habib-i yezdân

  • Cenâb-ı Hakkın sevgilisi, Peygamber Efendimiz.

habib-i zişan / habîb-i zîşân / حَب۪يبِ ذ۪يشَانْ

  • Şân sahibi sevgili (asm).

habib-ül bekkain / habib-ül bekkâîn

  • Ağlayanların sevgilisi. Ağlayanların habibi.

habib-ullah

  • (Habib-i Hudâ) Allah'ın sevgilisi. Hz. Muhammed (A.S.M.)

Habibe / habibe

  • Sevilen. Sevgili. Seven. Dost.

habibi rabbü'l-alem / habîbi rabbü'l-âlem

  • Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sevgilisi, Hz. Muhammed (a.s.m.).

habibiyet / habîbiyet

  • Allah'ın en sevgili kulu olma.
  • Sevgililik.

habibullah / habîbullah

  • (Allah'ın sevgilisi); Hz. Muhammed (s.a.v.).
  • Allahü teâlânın sevgilisi manasına, Muhammed aleyhisselâm.
  • Allahın sevgili kulu.

halsan

  • Kişinin dostu, sevgilisi ve yâri.

haremeyn

  • Hürmete ve saygıya lâyık iki belde. Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverenin ikisine verilen ad. Mekke-i mükerremede Kâbe-i muazzama, Medîne-i münevverede sevgili Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek kabr-i şerîfi bulunduğu için her ikisine saygı ve hürmet duyulması gereken yer mânâ

hazret-i mahbub-u ilahi / hazret-i mahbub-u ilâhî

  • Allah'ın sevgilisi, Allah'ın resûlü Hz. Muhammed (a.s.m.).

hibban

  • (Tekili: Hibb) Mahbublar, sevgililer.

hıyre-küş

  • Sevilen, mahbub, sevgili. (Farsça)
  • Haksız yere adam öldüren. (Farsça)

hubab

  • Muhabbet.
  • Mahbub, sevgili olan.
  • Su üzerinde olan kabarcık ki, habab-ül mâ' derler.

huri / hurî / hûrî

  • Cennet kızı.
  • Sevgili.
  • Sevgili, cennet kızı.

hüseyin

  • Küçük güzel.
  • (Hi: 6-61) Hazret-i Ali Radıyallahü Anhu'nun oğlu, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sevgili torunudur. Peygamberimiz (A.S.M.) "Hüseyin benden, ben Hüseyindenim. Allah Hüseyini seveni sever." buyurmuştur. Kerbelâda şehid oldu (R.A.)

hz. hasan

  • Hz. Ali'nin (R.A.) oğludur. Hz. Peygamber'in (A.S.M.) sevgili torunudur. Cennet'le tebşir olunmuştur. Hz. Peygamber (A.S.M.) kendisi için cennet gençlerinin seyyidi buyurmuştur.

ibrin

  • Yüzü çok parlak ve güzel olan sevgili.

islamiyyet / islâmiyyet

  • Allahü teâlânın Cebrâil ismindeki melek vâsıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gönderdiği, insanların dünyâda ve âhirette râhat ve mes'ûd olmalarını sağlayan usûl ve kâideler, emirler ve yasaklar.

kanber

  • Hz. Ali'nin (R.A.) sâdık, vefakâr ve sevgili kölesinin adı.
  • Mc: Bir evin gediklisi.
  • Herşeye burnunu sokan, her düğün ve eğlencede bulunan bir adamdan kinâye olarak kullanılır.

kaside-i bürde / kasîde-i bürde

  • İslâm âlimlerinin meşhûrlarından ve evliyânın büyüklerinden Muhammed bin Saîd Busayrî hazretlerinin, sevgili Peygamberimizi öven meşhûr kasîdesi. Bu kasîdeyi rüyâsında Peygamber efendimize okuduğu ve Peygamber efendimiz de ona bürdesini yâni hırkasını hediye ettiği için bu kasîdeye Kasîde-i Bürde de

kemanebru / kemânebrû / كمان ابرو

  • Kaşı yay gibi olan sevgili. (Farsça)

keramat / kerâmât

  • Kerametler; Allah'ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hâl ve fiiller.

keramat-ı evliya / kerâmât-ı evliya

  • Allah'ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarına sunduğu olağanüstü haller.

kuy / kûy / كوی

  • Köy. (Farsça)
  • Sokak. (Farsça)
  • Sevgilinin evinin bulunduğu yer. (Farsça)

leşker-i dua / leşker-i duâ

  • Duâ ordusu. Sıkıntı ve darda kalan müslümanlara duâları ile yardımda bulunan Allahü teâlânın sevgili kulları, sâlih müslümanlar, velîler topluluğu.

ma'şuk

  • Aşk ile sevilen, sevgili.

ma'şuk-u mecazi / ma'şûk-u mecâzî / مَعْشُوقُ مَجَاز۪ي

  • Hakîkî olmayan fânî sevgili.

mahbub / mahbûb / محبوب / مَحْبُوبْ

  • Sevgili.
  • Sevilmiş, sevilen, sevgili.
  • Sevgili.
  • Sevgili.
  • Muhabbet edilen. Sevilen, sevgili.
  • Sevilen. (Arapça)
  • Sevgili. (Arapça)
  • Sevgili.

mahbub-i huda / mahbûb-i hudâ

  • Allahü teâlânın habîbi, sevgilisi Muhammed aleyhisselâm.

mahbub-u alem / mahbub-u âlem

  • Âlemin sevgilisi.

mahbub-u baki / mahbub-u bâkî / mahbûb-u bâkî

  • Varlığı hiçbir zaman son bulmayan ve herşeyden daha sevgili olan Allah.
  • Varlığı hiçbir zaman son bulmayan ve herşeyden daha sevgili olan Allah.

mahbub-u can

  • Bütün insanların ve derece olarak yüksek makamlarda olan zâtların sevgilisi.

mahbub-u ezeli / mahbub-u ezelî / mahbûb-u ezelî / مَحْبُوبُ اَزَلِي

  • Ezelî Sevgili; bütün yaratılmışlar tarafından çok sevilen ve varlığı ezelî olan Allah.
  • Başlangıcı olmayan sevgili (Allah).

mahbub-u hakiki / mahbub-u hakikî

  • Gerçek sevgili, Allah.

mahbub-u hüda / mahbub-u hüdâ

  • Allah'ın sevgilisi.
  • Allah'ın sevgilisi. Hz. Muhammed Mustafa (A.S.M.)

mahbub-u ins ü can / mahbub-u ins ü cân

  • Cinlerin ve insanların sevgilisi.

mahbub-u kulub / mahbub-u kulûb

  • Kalplerin sevgilisi.

mahbub-u layezal / mahbub-u lâyezâl / mahbûb-u lâyezâl / مَحْبُوبِ لَا يَزَالْ

  • Yok olmayan, sonsuz sevgili, Allah.
  • Hiçbir zaman kaybolup gitmeyecek yegane sevgili olan Allah.
  • Sonu olmayan sevgili (Allah).

mahbub-u layezali / mahbub-u lâyezâlî

  • Sürekli var olan, asla yok olmayan, sonsuz sevgili, Allah.

mahbub-u müstean / mahbûb-u müsteân

  • Kendisinden yardım istenen sevgili.

mahbub-u mutlak / مَحْبُوبُ مُطْلَقْ

  • Sonsuz sevgili.
  • Her cihetle sevilmeye layık olan sevgili (Allah).

mahbub-u sermedi / mahbub-u sermedî / mahbûb-u sermedî / مَحْبُوبُ سَرْمَد۪ي

  • Varlığı sürekli olan sevgili, Allah.
  • Varlığı sonsuz sevgili Allah.
  • Dâimî olan sevgili (Allah).

mahbubat / mahbubât

  • Sevilenler. Sevgililer.
  • Sevgililer.

mahbubetün li-zatiha / mahbubetün li-zâtihâ

  • Zâtı için sevilen. Kendi zâtında sevgili olan.

mahbubiyet

  • Sevgili olma; Allah'ın muhabbetine erişme.

mahbubiyyet / mahbûbiyyet

  • Sevgili olmak.

mahbup

  • Sevgili.

maşuk / maşûk / معشوق

  • (erkek) sevgili. (Arapça)

maşuka / mâşuka / معشوقه

  • Aşık olunan, sevgili.
  • (bayan) sevgili. (Arapça)

mecazi aşık / mecazî âşık

  • Fânî dünyanın sevgililerine âşık olan.

menakıb / menâkıb

  • Menkıbeler. Velîlerin, Allahü teâlânın sevgili kullarının güzel iş, hareket, söz ve kerâmetlerini konu edinen hikâye ve hâtıralar, bu hususta yazılmış kitapları. Menkabenin çokluk şeklidir.

mevla / mevlâ

  • Yardımcı ve koruyucu olan Allahü teâlâ.
  • Sevgili, sevilen.
  • Âzâd edilmemiş, serbest bırakılmamış köle ve câriyenin sâhibi, efendisi.
  • Âzâd edilmiş köle.
  • Kölesini âzâd etmiş olan kimse.

muazzez

  • Çok aziz. Muhterem. Çok sevgili, kıymettâr, izzetlendirilmiş.

muhabbetdar / muhabbetdâr

  • Seven, sevgili.

muhibbe

  • Kadın sevgili. Kadın dost.

nafe / nâfe / نافه

  • Ceylanın göbeğinden çıkan misk. (Farsça)
  • Sevgilinin saçı. (Farsça)

nigar / nigâr / نگار

  • Güzel yüzlü sevgili. (Farsça)
  • Nakış. Resim. (Farsça)
  • Nakşeden. (Farsça)
  • Put, sânem. (Farsça)
  • Resmi yapılmış, resmedilmiş. (Farsça)
  • Resim, sevgili.
  • Sevgili. (Farsça)
  • Resim. (Farsça)

nigarin / nigârin

  • Resim gibi güzel sevgili. (Farsça)
  • Resimlerle ve nakışlarla süslü. (Farsça)

nur-i ayn

  • Göz nuru. (Farsça)
  • Pek sevgili olan. (Farsça)

perestide / perestîde / پرستيده

  • Sevgili, mahbub, sevilen. (Farsça)
  • Tapınılan. (Farsça)
  • Taparcasına sevilen, sevgili. (Farsça)

rahmet

  • Acıma, merhamet.
  • Sevgili Peygamberimiz hazret-i Muhammed'in isimlerinden.
  • Kur'ân-ı kerîm.
  • Yağmur.

ratbe

  • (Çoğulu: Ritâb) Genç ve güzel sevgili.
  • Yonca otu.

sadık / sâdık

  • Velî, Allahü teâlânın sevgili kulları.
  • Doğru, yalan ve uydurma olmayan. Doğru sözlü, sözünde duran.

şah-ı evliya / şâh-ı evliya

  • Allah'ın sevgili kulu olan velîlerin reisi, lideri.

şahid / şâhid / شاهد

  • Sevgili, mahbube. (Farsça)
  • Güzel, dilber. (Farsça)
  • Tanık. (Arapça)
  • Güzel. (Arapça)
  • Sevgili. (Arapça)

saliha

  • Dinin emir ve yasaklarına uygun hareket eden, Allah'ın sevgili kulu mü'mine kadın.

salihin / salihîn

  • Dinin emir ve yasaklarına uygun hareket edenler, Allah'ın sevgili kulları.

şefik-i habib

  • Sevgili Şefik.

şekerhand / شكرخند

  • Tatlı gülüş, sevgilinin tatlı gülüşü. (Farsça)

serv-i bülend / سرو بلند

  • Boyu servi gibi düzgün ve uzun olan sevgili.

serv-i hıraman / serv-i hırâmân / سرو خرامان

  • Salınarak yürüyen sevgili.

seyr-i fillah

  • Allahü teâlânın isimlerinde ve sıfatlarında ilerleme. Allahü teâlânın beğendiği ve râzı olduğu şeylerde fânî olma (yâni O'nun sevdiklerini sevmek ve O'nun sevdikleri kendine sevgili olmak).

seyyid-ül-enam / seyyid-ül-enâm

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın lakablarından biri. Beşerin yâni insanların efendisi, en yükseği.

seyyid-üs-sakaleyn

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın lakablarından. İnsanların ve cinlerin efendisi, iki cihânın seyyidi Muhammed aleyhisselâm.

sıbteyn-i mükerremeyn

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın iki mübârek torunu; hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyn (radıyallahü teâlâ anhümâ).

siret-i nebevi / sîret-i nebevî

  • Sevgili Peygamberimizin örnek hayâtı, güzel ahlâkı.

sultan / sultân / سلطان

  • Hükümdar. (Arapça)
  • Hükümdar eşi ve kız çocuğu. (Arapça)
  • Sevgili. (Arapça)

tir / tîr / تير

  • Ok. (Farsça)
  • Sevgilinin kirpiği. (Farsça)

velehzede

  • Sevgilinin hışmına uğrayıp kahır çeken âşık. (Farsça)

vuslat-ı leyla / vuslat-ı leylâ

  • Leyla'ya (sevgiliye) kavuşma.

yar / yâr / يَارْ / یار

  • Dost, ahbab, tanıdık. (Farsça)
  • Yardımcı. (Farsça)
  • Âşık. Mâşuk, sevgili. (Farsça)
  • Dost, sevgili.
  • Dost, sevgili.
  • Dost. (Farsça)
  • Sevgili. (Farsça)
  • Arkadaş. (Farsça)

yaran / yârân

  • Dostlar, sadık arkadaşlar, sevgililer.
  • Dostlar. Sâdık arkadaşlar. Sevgililer. (Farsça)

yarı ağyar eylemek / yârı ağyar eylemek

  • Dost ve sevgiliyi aldatarak, araya fitne sokarak yabancılaştırmak.

yeftenc

  • Sevgililerin zülüfü kendisine benzetilen siyah renkli büyük bir yılan.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın